‘’Kent Lokantası kandırmacası’’ başlıklı yazım Fatma Hanım’ın trollerini çok kızdırmış.
Bu troller söz konusu yazı ile ilgili sosyal medyadan akıl almaz, saçma sapan yorumlarla beni tenkit etmişler.
Yok efendim, ben halkın ucuz yemek yemesini istemiyor muşum,
Yok efendim, ben Başkan Hürriyet’i çekemiyor muşum.
En başta şunu söyleyeyim;
Bu trollerin en az yarısı ya yazıyı okumamış ya da okumuş, ama anlayamamış.
Ben yazımda 3 çeşit etli yemeğin belediye ait bir işletmede 40 liraya verilmesini eleştirmiyorum, bunun bu fiyatlarla sürdürülebilir olmadığını ve seçime bir ay kala başlayan bu hizmetin seçim yatırımı olduğunu dile getirdim.
Bu troller bunun neresini anlamadı?
Belki de anlamak istememişlerdir.
Belki de talimat öyle gelmiştir.
Ayrıca Kent Lokantası’nın amacına uygun yapılmış olsaydı muhteşem bir hizmet olabileceğini ancak bu fiyatlarla hizmetin sürdürülemeyeceği gibi hizmet verilen kişi sayısının günlük 1300 ile 1500 kişi arasında olmasının gerçekle örtüşmediğini belirttim.
Bir de ben, Başkan Hürriyet’i çekemiyor muşum ya!
Vallahi çok komiksiniz.
Başkan Hürriyet’i çekememek gibi bir huyum olabilir mi?
Ben siyasetçi değilim ki, Başkan Hürriyet’i kendime rakip olarak göreyim.
Başkan Hürriyet’e rakip olan isimler, Muharrem Tutuş, Kamil Şirin, Timur Duman, Ergün Türk, Semih Önal, Çiğdem Kandemir, Ercan Aktan.
Ben değilim.
İzmit’te, Kocaeli’de, Türkiye’de taş üstüne taş koyan benim başımın tacıdır.
Ancak yanlış yapan kim varsa da karşısındayım.
Tıpkı Derince Belediyesi’nde olduğu gibi,
Tıpkı Körfez Belediyesi’nde olduğu gibi.
Bu iki belediye ile ilgili benim yazdıklarımı sizin trolleriniz bile yazamaz.
Geçmiş yazılarımı okuyun ne demek istediğimi o zaman çok daha iyi anlayacaksınız.
Elbette anlamak gibi bir derdiniz varsa tabii.
Ayrıca beni Ak Partili diye suçlayanlara şunu söylemek isterim.
Ben ne bir partiye üyeyim ne de bir partiliyim.
Çünkü iyi bir gazeteci ne bir partiye üye olur ne de bir partili olur.
Gazetecinin partisi, doğru, tarafsız, ilkeli haberciliktir.
Ben gazeteci olarak sadece görevimi yapıyorum.
Yazdıklarım birilerinin zoruna gidiyorsa, o onların sorunu, benim değil.
OY’UM FATMA BAŞKAN’A AMA BİR ŞARTLA
Hayatım boyunca hiç bir seçimden önce oy’umu kime vereceğimi ne yazdım ne de deklare ettim.
Ancak şimdi açık açık yazıyorum.
Ben oyumu Fatma Kaplan Hürriyet’e vereceğim.
Ancak bir şartla!
Hani Fatma Başkan çok atıp tutuyor ya!
Her zaman yoksulun yanındayız, şunu yaptık, bunu yapacağız, falan filan diyor ya!
Ben icraat görmek istiyorum arkadaş!
Açık açık yazıyorum,
İzmit’te Halk Ekmek Fabrikası’nı kuracağını ilan etsin, oy’umu Fatma Hanım’a vereceğim.
İzmit’te Halk Ekmek Fabrikası’nı kurabilecek misiniz Fatma Başkan?
İzmit’te ekmeği 5 lira yapabilecek misiniz Fatma Başkan?
Yapın, oy’um size.
Eee, daha ne diyeyim artık?
------------------------------
YAPARSA TAHİR BAŞKAN YAPAR
Kur'an-ı Kerim’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan tek ay, mübarek Ramazan ayı geliyor.
11 Mart Pazartesi günü oruca başlıyoruz.
Türkiye’de hayat pahalılığı çok ciddi boyutlara ulaştı.
Et aldı başını gidiyor.
Gıda fiyatları uçuyor.
Maddi durumu yerinde olmayanlar, bu ramazan ayını nasıl geçirecek, oruçlarını nasıl açacaklar?
Zengin daha zengnleşti, fakir daha fakir oldu.
Hiç değilse şu mübarek Ramazan Ayı’nda İzmit’te orucunu tutanlar için Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bir güzellik yapsın, 30 gün boyunca Yürüyüş Yolu’nda en az 10 bin kişilik iftarlar versin.
Muhteşem olmaz mı?
Bence bu görüntü İzmit’e çok yakışır.
Hatta vatandaşa iftar vermek isteyen hali vakti yerinde olan iş insanlarımızın finanse ettiği iftar çadırları oluşturulsun.
Müslümanlara yakışır bir Ramazan geçirelim.
Neden olmasın?
Yaparsa Tahir Başkan yapar.
