İsmet Çiğit

Perşembe Pazarı alanı

İsmet Çiğit

Dün yazmaya çalıştım. İzmit’te hayatı kolaylaştırmak, insanların yaşam kalitesini arttırmak adına bazı küçük dokunuşlar yapmamız gerekiyor. Ancak bunları, “Ben yaptım oldu” mantığıyla değil, ortak akılla, danışarak, tartışarak, araştırarak, işin uzmanlarına sorarak yapmamız lazım.

Büyükşehir Belediyemiz, geçen yılın son günlerinde ortaya yeni bir “Büyük proje” koydu. Bu proje billboardlara asılan afişlerle duyuruldu, kentimizin “Ispanaklı bonfile” düşkünü yerel medyasında bol bol alkış aldı. Söz konusu proje, İzmit’in “Perşembe Pazarı“ alanı olarak bilinen, 15 Temmuz 2016  kahpe girişiminin ardından adı “Milli Egemenlik alanı” olarak değiştirilen, şehrimizin ortasındaki son boş ve geniş alanla ilgiliydi.

Büyükşehir, boş bulduğu hemen her alanda olduğu gibi, bu alanda da bir bakıma “Millet Bahçesi” diyebileceğimiz bir projeyi uygulamaya hazırlanıyor. Bence büyük yanlış ve yine hata yapıyorlar.

……………………

İbrahim Karaosmanoğlu döneminde Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı en önemli projelerden biri, İzmit sahilindeki geniş alanda yapılan ve halkın ücretsiz kullandığı otopark alanı olmuştur. Binlerce araç kapasiteli bu alan, yürüyen merdivenli yaya köprüleri ile şehir merkezine bağlanmış, şehrin merkezinde işi olan pek çok kişinin arabalarını burada güven içinde bırakmaları sağlanmıştır.

Günümüzde İzmit’in en büyük ihtiyaçlarından biri hala şehir merkezinde yüksek kapasiteli otopark alanları yaratmaktır.

İzmit’in ortasında, doğu bölgesinde otopark çok büyük ihtiyaçtır. Ben uzun bir süre Devlet Hastanesi bölgesinde işyerinde çalıştım. Bu bölgenin ara sokaklarında her gün kavga, kargaşa var. Araçlar sokak aralarında kaldırımlar üzerine park ediyor. Kocaeli Devlet Hastanesi yenilenirken, geniş avlusunda katlı otopark planlanmıştı. Ama ülkenin parası bitti, bu yapılamadı. Devlet Hastanesi’nin mevcut otoparkı yetmiyor. Perşembe Pazarı alanı mevcut haliyle çok önemli görev üstleniyor.

……………………….

Perşembe Pazarı alanı ile ilgili bugüne kadar çeşitli projeler ortaya atıldı. Çünkü, bu alan giderek daralan, bunalan İzmit’in ortasındaki son ve en büyük alandır. Bir dönem bu alan üzerinde 41 katlı dev bir otel ve plaza yapılması fikri ortaya atılmıştı. Sonra vazgeçilmişti.

Sayın Münir Karaloğlu Genel Sekreter olduğu dönemde beni bu alana götürmüş, ortasında durdurmuş, karşı tepeleri işaret ederek, “Buradan Umuttepe’ye uzanan teleferik hattı yapacağız. Başlangıç ayağı burada olacak. Cedit-Erenler-Topçular-Bağçeşme duraklarından geçerek teleferik Umuttepe’deki KOÜ yerleşkesine kadar uzanacak” demişti. Aslında İzmit’i rahatlatacak çok önemli projeydi. Ama bu da olmadı.

Bizim şehrimizin yüksek kapasiteli otoparka ihtiyacı var. Seçimler yaklaşıyor, seçim döneminde miting alanına ihtiyacı var. Mahmut Civelek’in il başkanlığı döneminde gerçekleştirilen Tayyip Erdoğan mitinginde bu alanda 100 binden fazla insan toplanmıştı. Geçen pazar günü bu alanda Türk Metal’in mitingi yapıldı, yine onbinlerce insan toplandı. Bu şehrin böyle başka bir alanı da bulunmuyor. Miting yapılacak olsa bu şehrin alanı yok. Perşembe Pazarı alanı bu işlevi de görüyor.

Bu büyük ve eşi bulunmaz alanın bir özelliği daha var. O bölge İzmit Tramvay sisteminin en önemli, en hareketli duraklarından biri… İnsanlar getirip arabalarını buraya bırakıyor, tramvay ile şehrin batısındaki veya doğusundaki işine gidiyor, akşam dönüşte yine tramvayla buraya gelip, arabasını alarak gidiyor.

Bütün bunları bu kentin ve o bölgenin ihtiyaçlarını iyi değerlendirmek lazım. O alanın büyük bir otopark ve miting alanı olarak kalması lazım. Üç beş ağaç dikecek, sonra üç-beş oturma grubu yerleştirecekseniz. Muhtemelen yandaşlara burada çay ocağı yeri kiralayacaksınız. İzmit’in çok işlevsel olarak kullanılması mümkün son alanını da yok edeceksiniz. Benim içime sinmiyor. Bu konunun mutlaka enine boyuna tartışılması, değerlendirilmesi lazım…

TEŞEKKÜR VE BİR ÖZÜR

Ben bu şehrin çocuğuyum. Bu şehre gerçekten çok şey borçluyum. Annemin vefatının ardından bu gerçeği bir kez daha açıkça gördüm.

Hala ziyaretler, taziyeler devam ediyor. Geçen gün ilimizde MHP’yi yeniden ayağa kaldıran, bana göre bu kentin siyaseti için bir şans olan MHP il Başkanı Av. Yunus Emre Kurt, beraberinde Başkan Yardımcısı Rahmi Ertürk ve teşkilat yetkilileri İshak Güner, Alp Göçer ile birlikte yeni ofisimde ziyarete geldi. Kurt, hem annemin vefatı nedeniyle taziye iletmek, hem yeni işimi hayırlamak istediklerini, bunun için geldiklerini söyledi. Kent ve kent siyaseti üzerine sohbet ettik. Kurt, “Abi nerede olursan ol, seni takibe devam edeceğim” dedi. Gururumu okşadı.

MHP İl Başkanı Kurt’la sohbet halindeyken telefonum çaldı. Açtım, karşımdaki ses, “Ben Mehmet  Ellibeş”! dedi. AKP İl Başkanı Sayın Ellibeş ile eskiden çok samimi dosttuk. Neredeyse 3 yıldır konuşmamıştık. Ama doğrusu telefonunu bekliyordum.  Sayın Ellibeş, “Anneniz uzaktan benim de akrabam olurdu (Annem de İhsaniyeli ve Gürcü kökenliydi). Başınız sağolsun. Son günlerde Ankara’daydım, şimdi arayabiliyorum” dedi. Sayın Ellibeş’in araması da beni son derece mutlu etti. Kurt’a ve Ellibeş’e de teşekkür ederim.

Çarşamba günü akşamı tam evime girmek üzereyken telefonum çaldı. Daha önce de yazdım. Benim telefonumun hafızası tamamen silindi. Arayanların adını göremiyorum. Kendilerini tanıtmazlarsa sormaya da utanıyor, tanımadan konuşuyorum. Beni arayan kişiye “Kimsiniz” diye sordum.  “Macit Haldız” dedi.

Devam etti, “Beni yazmışsın. Cenazeye gelmedi, bir telefon bile etmedi diye sitem etmişsin. Pazar günü gecesi Başkan Büyükakın’dan hemen sonra taziye için seni arayan ikinci kişi bendim. Konuştuk. Ama sen telefon bile etmedi diye yazmışsın” dedi.

Pazar akşamı annemin vefatını öğrendiğim ilk saatlerde kafam çok karışıktı. Kim olduğunu anlayamadan, bana kendisini tanıtma gereği duymayan pek çok kişi ile konuşmuşum. Demek eski patronum Macit Haldız da aramış. Utandım, özür diledim. Hoş, Macit Bey’le geçmişteki hukukumuz nedeniyle hem kendisini, hem oğullarını cenaze töreninde Fevziye bahçesinde görmek isterdim. Ama telefon etmiş, bu da bana yeter…

MHP İl Başkanı Kurt’a ve AKP İl Başkanı Ellibeş’e teşekkür ediyor, Macit Haldız’dan huzurlarınızda özür diliyorum.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından AKP Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Üyeliği görevine atanan Sibel Gönül’e de taziye dilekleri için teşekkür ediyorum.

Cenazemiz sonrası yazdığım yazıda Fevziye Camii avlusunda gözlerimin Yalçın Kuşkan’ı aradığını belirtmiştim. Sevgili Yalçın abim dün elinde çikolata paketiyle geldi. Çok mutlu oldum, bunu da belirtmek isterim.

Ben bu kentte hiç kimsenin saplantılı bir düşmanı veya muhalifi değilim. Teşekkür etmesini de; özür dilemesini de bildiğimi sanıyorum. Yeter ki damarıma basılmasın. Bana ve aileme, çok sevdiğim bu şehre haksızlık, ihanet yapılmasın. Kalbimin, içine bu kentteki herkesi sevmeyi sığdıracak kadar geniş olduğunu düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları