Felâket tellallığı!
Olur da, bu kadar mı olur.?
İç karartma uzmanlığı olimpik dal olsa, altın madalyayı kimselere kaptırmayız.
Koronavirüs belasının kuşatması altında can çekişir halde olduğumuz yetmezmiş gibi, iç karartan senaryolar yazılıyor.
Kelimenin tam anlamıyla felaket tellallığı yapılıyor.
Koronavirüs illetine yakalanmamak için karantina çilesi çeken yığınla insan yaşamın normale döneceği günleri iple çekerken felaket tellâlları tarafından ortaya atılan iddialarla sarsılıyor.
Tedbirlerin gevşetilmesi halinde olası ikinci dalganın görülme endişesi bir yana, Jeofizikciler Akdeniz merkezli richter ölçeğine göre 7 şiddetinde depremin meydana geleceğini duyuruyorlar.
Üstelik tsunamisiyle birlikte.
Depremin anavatanı sayılan Japonya, ileri teknolojisine rağmen zamanını önceden tesbit edemezken bizim jeofizikçilerin çoğu kehanet peşinde.
Ya tutturursam.!
Deprem, şiddetli olması halinde en yıkıcı doğa hadisesidir.
Ancak, ne zaman olacağı bilinemiyor.
Hal böyleyken Koronavirüs korkusuyla bitap düşmüş insanları felaket tellallığı yaparak tedirgin etmek ne kadar doğru.
Gerçekten de biz bize yetmekle kalmayıp çok daha öteye geçiyoruz.
Çünkü felâket tellâlları sınır tanımıyor...