Tahsin  Keskin

Kocaeli'nin Parkomat Meselesi!

Tahsin Keskin

Özel haberler ve işlerimizin yoğunluğunun yanı sıra yazdığım yazılardan kaynaklı hem ihbarlı görüşmeler hem de dost ziyaretleri eklenince yazılarıma istemeden de olsa dört günlük bir ara vermek zorunda kaldım.
Hal böyle olunca konular da oldukça birikti.
Konu çok olduğu için şimdilik bunları kısa başlıklar altında size aktarmak istiyorum.

KENT TARİHİNİN EN İYİ VALİSİ GİDİYOR!

Kocaeli Valisi Sayın Hüseyin Aksoy, Valiler Kararnamesi ile Aydın’a atandı.

Arkasından ileri geri yazı yazanlar oldu.

Ancak eski valimiz hakkında düşüncelerimi açıklamam farz oldu artık.

Kocaeli Eski Valisi Sayın Hüseyin Aksoy, Kocaeli’ne gelmiş geçmiş en halkçı, insani değerleri en yüksek, kadın, çocuk ve yaşlılara karşı en hassasiyet gösteren, vatandaşa en hoşgörülü olan kentin valisi olarak kentin tarihine geçmiştir.

Sayın Vali kenti kucaklamış ve kente güven vermiştir.

Sayın Aksoy’u tarih yazar mı bilmiyorum ama Kocaeli’ndeki vatandaşın gönlüne kendini kazımıştır.

Bir iki kişinin saçma sapan yazısı ve üç beş kişinin sosyal medya sallaması ile gerçekler değişmez.

Kocaeli çok önemli bir değerini Aydın’a uğurlamıştır.

Güle güle gidin Sayın Valim.

Kocaeli sizden razıydı, Allah’ta sizden razı olsun.

Bu arada Aydın ilinde vatandaşlara tek cümle ile Sayın Hüseyin Aksoy anlatmam gerekirse,

Çok şanslısınız ki, böyle bir valiniz oldu.

 

KOCAELİ’NİN PARKOMAT MESELESİ!

Dün çok sevdiğim, saydığım, bu kentte ağırlığı olan ve sıkı derece Tayyip Erdoğan’a gönülden bağlı bir abim beni aradı.

Telefonda nasıl saydırıyor?

Mesele yol kenarlarına park eden araçlardan alınan park ücretleriydi.

3 saat 15 dakika yol kenarına park ücreti olarak Parkomatlar, kendisinden 20 lira ücret almış.

Bu halkın soygunu hatta sömürülmesidir.

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tahir Büyükakın’a seslenmek istiyorum.

Bu soyguna ve halkın sömürülmesine dur, deyin.

Yol kenarlarına park ücretli olmaya devam etsin ama ücret miktarı artık düşürülsün lütfen.

Sayın Büyükakın, artık Ak Partili vatandaşlar bile size tepki gösterir oldu.

Bu kentin zenginleri bile buna tahammül edemezken normal vatandaş ne yapsın?

İşin bir başka yönü daha var.

Vatandaş, Parkomatlara 20-30 lira bayılmamak için İzmit çarşıya girmez oldu artık.

Bu durum haliyle cirosu zaten kötü olan esnafın işini daha da olumsuz etkiledi.

Farkında mısınız, özellikle çarşı içindeki restoranlar, cafeler bitikleri oynuyor Başkanım.

Vatandaş, 20-30 lirayı Parkomat’a vereceğime, giderim AVM’de bir şey yer içerim diye düşünüyor.

İşin daha düşündürücü tarafı büyük AVM’lerdeki dükkanların çoğu İstanbul merkezli.

Yani böylelikle milyon liralarımız İstanbul’a uçuyor.

Pandemi ile esnaf zaten vuruldu.

Buna acil bir çare bulmazsanız vatandaşın kapınızı çalması çok yakındır diye düşünüyorum Sayın Büyükakın.

 

ŞİMDİ DE KISACIK ŞORT MESELESİ!

Konuya girmeden önce hemen şunu belirtmek istiyorum.

Aldığım eğitim ve yaşam felsefem gereği her zaman kişisel özgürlüklerden yanayım.

Hem de sonuna kadar.

İnsan hakları ve özgürlük benim yaşam felsefemdir.

Ancak bu özgürlüklerin sınırsız olduğu anlamına gelmez.

Başkasının yaşam alanına girerseniz veya rahatsızlık verirseniz o özgürlük değildir.

Bunları dün Gebze’de yaşanan bir olayın gerçek yüzünü anlatmak için özgürlükler konusunda şahsi düşüncemi öncelikle sizinle paylaşmak istedim.

Şimdi gelelim olayın iç yüzüne!

Gebze’de 20 yaşındaki M.U. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Gebze Gençlik Merkezi kütüphanesine şort giydiği gerekçesi ile güya içeriye alınmamış.

Gazetelerde haber bu şekilde çıkmış.

Olayın aslını astarını öğrenmeden öyle saçma sapan haber ve yorumlar yapılmış ki akıllara zarar!

Bu haberi yaparken ufacık bir araştırma yapılsa neyin ne olduğu ortaya çıkacak ama bu sefer iktidara nasıl sallayacaklar?

Olayın aslı şu;

20 yaşındaki M.U. günlerce kütüphaneye kısacık bir şortla gidiyor.

Kütüphaneye gelenler M.U.’nun kısacık şortundan ve sergilediği davranışlarından ciddi derecede rahatsız olup, kızı yetkililere şikayet etmişler.

Bu kızın kısacık şortla kütüphaneye gitmesi öyle bir iki gün ile sınırlı değil yani.

Günlerce ve ileri derecesinde rahatsız edici boyutta olmuş.

Böylece kızın hakkında yetkililere şikayetler de artınca kız da uyarılıyor.

Yani öyle kütüphaneye alınmaması gibi bir durum da yok.

Bu nasıl bir haberciliktir, nasıl bir iş ahlakıdır anlayabilmiş değilim doğrusu!

 

Yazarın Diğer Yazıları