Tahsin  Keskin

''İhanetçilerin Büyük Tezgahı! ''

Tahsin Keskin

Türkiye’deki futbolun sadece futbol olmadığını küçüklüğümüzden beri hep bilirdik.

Şikeli maçlarla elde edilen şampiyonlukları, kümede kalmak için nelerin yapıldığını hep duyardık ama hiçbir zaman bu durum devletin kayıtlarına geçmezdi, geçemezdi.

Halk her şeyi görür ve bilirdi ama maalesef devlet hep üç maymunu oynardı.

Görmedim, duymadım, bilmiyorum.

Ta ki 2010-11 sezonuna kadar.

3 Temmuz süreci de malumunuz!

Ortada belgeler, bilgiler, paralar, konuşmaların yanı sıra bundan daha da beteri bütün bu takipler neticesinde şike ile sonuçlanan eylemler olduğu halde suçun cezasız kalması gerçek futbol severleri derinden yaralamıştı.

Gerçi UEFA gerekli cezaları verse de TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) kılını kıpırdatmamıştı.

Her şeye rağmen futbola sevdalı kaldık her zaman.

Bütün pisliklere rağmen...

Çünkü futbol, ülkelerin toplumsal afyonudur.

Örneğin Latin Amerika ülkelerinde % 1.000’lik enflasyonlara rağmen iktidarlar hep futbolu kullanarak toplumu idare etmişlerdir.

Ülkemizde de bunu çok iyi bilen FETÖ’de her şeye olduğu gibi futbola da el atmıştı.

Bazı spor kulüplerimizin içine girmişti.

Daha açık söyleyeyim, etkisi altına almadığı Süper Lig ekibi kalmamıştı herhalde.

17-25 Aralık 2013’ten sonra ülke çapında FETÖ temizliği yapıldı.

Siyasete hiç dokunulmadı.

Futbola ise dokunulur gibi yapıldı ama aslında futbol es geçildi.

İşte o es geçtikleriniz şimdi harekete geçiyor.

Şimdi o es geçtikleriniz büyük sermayelerle birlikte hareket edip Türkiye’nin altına dinamit koymaya hazırlanıyorlar.

Görün bunları…

Peki kim bunlar?

Bunlar,  ‘’Gezi Parkı Olayları’’na destek veren büyük sermaye grupları.

Bunlar, ‘’Gezi Parkçılara’’ otellerini açan onların ceplerine harçlık koyan ihanetçiler.

Gezi Parkı’nda mesele üç beş ağacın kesilmesi miydi?

Elbette hayır.

Gezi Parkı’nda asıl amaç Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidardan düşürülmesiydi.

Şimdi de planları farklı değil.

Aynı düşünce bunu başka bir isimle tezgahlıyor şimdi.

Milyonları peşinden sürükleyen futbolu tezgah olarak kullanıyorlar.

Amaç futboldaki nefret duygularını kitlesel eylem haline getirerek şiddeti körüklemek, insanları sokağa dökmektir.

Amaç Türkiye’de isyan çıkarmaktır.

Bunu nasıl yapacaklar?

Hakemlerin elinde VAR gibi bir nimet varken bu kadar bariz hatanın yapılması şanssızlık olabilir mi?

İşte futboldan biraz anlayanların aklı bunu almıyor.

Süper Lig’deki 18 takımın 18’inin de hakemlerden şikayetçi olması şans mı sizce?

Bir de çok bariz hata yapan bu hakemlerin 1-2 hafta sonra tekrar maçlara verilmeleri normal mi sizce?

Hiç biri normal değil.

Yani buradaki suç sadece hakemlerde değil.

Hakem atamalarını yapanlar da gözlemciler de işin içindedir.

Hatta TFF’yi de bunun dışında tutmak çok büyük saflık olur.

Bir de bunlara büyük sermayenin siyasi ayağı eklenince futbol bahanesi ile isyan çıkartmaları kaçınılmaz görünüyor.

Aman bunların oyununa gelmeyin.

O büyük sermayecilerin gidecekleri onca ülkeleri var ama bizim başka ülkemiz yok.

Çünkü bizim başka Türkiye’miz yok.

Yazarın Diğer Yazıları