Demokrasilerde gazetecilik çok önemli rol oynar. Ancak günümüzde bağımsız gazetecilik günden güne kendini daha da baskı altında buluyor. Siyasi baskı, mesleki etik anlayışının erozyona uğramasının yanı sıra ekonomik zorluklar da bağımsız gazeteciliği zora sokmaktadır.
Bütün bu zorluklara rağmen KOCAELİ ZİRVE, hiç kimsenin baskısına boyun eğmeden, mesleğini icra eden ender gazetelerden biridir.
Çok açık ve net ifade etmem gerekirse, siyaseten kendimizi inanılmaz özgür hissetmesek de ekonomik olarak birilerine bağlı olmayışımız, özgür gazetecilik anlaşımızın en önemli unsuru diye düşünüyorum.
Allah’ıma binlerce şükürler olsun ki; birilerinden gelecek paraya bağlı ne gazetecilik ne de uşaklık yapıyoruz. Bu kentte bunu yapan sürü ile beslemeler varken elbette farkımız çok daha net ortaya çıkıyor.
İnandığımız doğruları, yalan ve iftira olmadan olduğu gibi okuyucularımıza ulaştırıyoruz. Ancak bunun da böyle bir ortam içinde hem bir bedeli oluyor, hem de ödülü.
Aldığımız teşekkür telefonlarından ve destek mesajlarından bahsederek burada kendi kendimizi pohpohlayan bir yazı yazmak niyetinde değilim.
Ancak her ne kadar yalan, iftira ve hakarete uğramayı mesleğin olağan durumlarından görsek de bunu kabullenip sessiz kalacak bir yapımızın olmadığını herkesin bilmesini isterim.
Bu nedenle bu kendini bilmez, herkesi kendi gibi gören, yalancı ve iftiracılarla mücadelemiz yalan, iftira ve hatta hakarete uğrasak da sonuna kadar devam edecektir.
Çünkü bu, iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, hakiki ile batılın savaşı.
Şimdi konuya girelim…
Lütfiye Köyü'nde faaliyet gösteren ucuz kurbanlık satışının yanı sıra yine perakende ucuz et satan Vadi Besicilik firmasının Beyoğlu Deresi’ne bıraktığı tonlarca hayvan dışkısının Gölcük Sahili’ne vurduğunu ve olayın üzerinden günlerce zaman geçtiği halde kokunun hale sahilde hüküm sürdüğünü hem haberleştirmiş hem de köşe yazısı olarak sizinle paylaşmıştım.
Bu köşe yazıları ve haberlerimizden sonra Vadi Besicilik firmasının sahibi Cezmi(Hüdaverdi) Çiçek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda beni akla hayale gelmeyen şeylerle suçlamaya başlamış.
Öncelikle baştan aşağıya kadar her cümlesinde yalan ve iftiranın yanı sıra itirafların da olduğu o paylaşımlardan sonra gerekli hukuki girişimleri başlattığımızı belirtmek isterim.
Şarbonlu etleri Kocaeli halkına yedirip, 360 ton hayvan dışkısını Beyoğlu Deresi’ne atıp, Körfez Sahili’ni mahvedenlerin bu yaptıklarını yazdık diye Cezmi Çiçek öyle bir yalan ve iftiralarla bana saldırıyor ki inanamazsınız.
Bende inanamadım ve Allah şahidim olsun ki okurken kahkaha ile güldüm.
Nasıl bir akıl tutulmasıdır, nasıl akla ziyan iddialardır anlamak mümkün değil.
Zaten Cezmi’nin bu iddiaları anlamak için değil, çamur at izi kalsın için yazılmış yazılar belli ki…
Ancak Cezmi’nin nasıl böyle bir şeye cüret ederek bu derece yalan ve iftiralarla bana saldırdığını anlamaya çalışırken aynı mihvalde yazılar yazan Faruk Bostan ve Abdullah Kaya’nın cezasız kaldığını düşünen Cezmi Çiçek’in cesaretlendiğini görüyorum maalesef.
(Abdulah ve Faruk’un bu yaptıkları ‘’Yol olur’’ demiştim ama dinletemedim demek ki…)
Faruk ve Abdullah’ın cezasız kaldığını düşünmenin ne derece aptallık olduğunu zaman gösterecektir, diye düşünüyorum.
Şimdilik bu konu ile ilgili bu kadar yazıyorum.
Şimdi gelelim tekrar Cezmi Çiçek’in o yalan ve iftiralarla dolu paylaşımlarına.
Benimle ilgili deli saçması iddialarına tek tek cevap vererek Cezmi’nin sponsorlu yaptığı paylaşımlarına destek olacak değilim elbette.
Elbette adaletin karşısında bunun hesabını soracağım senden Cezmi. Ancak özellikle bir konuya deyinmek istiyor ve çok açık, net bir şekilde söylüyorum;
İddia ettiğin gibi benim FETÖ ile en ufak, hatta zerre kadar bağlantım olduğunu kanıtlarsan 22 yıllık mesleğimi bırakmazsam namussuzum.
Bana bu kentte FETÖ’cü diyecek adamın alnını karışlarım ve ipliğini pazara çıkartmazsam da şerefsizim.
Sen de bunu göreceksin Cezmi Efendi.
Sizin için FETÖ, hayatınızın bir parçası olabilir belki ama benim için PKK’dan farkı olmayan bir vatan hainidir.
Anlatabiliyor muyum Cezmi Efendi?
Sen beni sadece Faruk’un yazılarından tanıdığın için neyle karşı karşıya kaldığının farkında değilsin sanırım.
Neyse, ilerleyen zamanlarda ne demek istediğimi sen de öğrenirsin.
Benim FETÖ ile zerre kadar bağımın olmadığını herkes biliyor ama senin FETÖ ile ilişkini ortaya çıkartırsam sen ne yapacaksın Cezmi Çiçek?
Yalancı, iftiracı Cezmi;
Ben FETÖ’ye karşı mücadele verirken sen ne yapıyordun, anlat bakalım?
Eğer sen anlatmazsan ben bunları tek tek yazmazsam senin gibi olayım.
Al sana, en ağır yemini de ettim işte.
Sana 4 gün süre veriyorum, git, itirafçı ol, devlete ne biliyorsan hepsini anlat.
Seni FETÖ ile kim, nerde tanıştırdı, senden ne istediler, sen ne verdin?
İstediklerini verirken zorlandın mı?
FETÖ’nün kucağına seni kimler oturttu?
Bu da sana benim son kıyağım olsun Cezmicim.
Git, devletin şefkatli kollarına teslim ol da, bitsin bu ızdırabın artık.