Tahsin  Keskin

Artık kaçış yok!

Tahsin Keskin

Tüm dünyanın belası haline gelen Coronavirüs (Covid-19)’ün gelişimi ve hedefi  hakkında yazacağım bu yazı tamamen benim fikirlerim olup hiçbir kişiden ve kurumdan alıntı, kaynak veya delil içermemektedir.

Bu yazdıklarım tamamen benim öngörülerimdir.

Önce şunu hemen söyleyeyim.

Bu virüs hakkında tüm bildiklerinizi unutun.

Bu illetin kesinlikle laboratuvarlarda geliştirildiğine inanıyorum.

Doğal bir süreçte üremediği için kendiliğinden yok olması diye bir şey olmayacak.

Öyle şu kadar sürede azalır, bu kadar sürede biter diyenlere asla inanmayın.

Dünya nüfusuna bulaşmadan ve bağışıklık kazanmadan bu illetten kurtuluş yok!

Çünkü hedef çok büyük.

Hatta dünya tarihinin en acımasız planı ile karşı karşıyayız.

Coronavirüs (Covid-19)’ün bir devlet tarafından da yapıldığını da asla düşünmüyorum.

İlerleyen zamanlarda Çin, Amerika’yı, Amerika’da Çin’i suçlayacak olsa da iki ülke hükümetlerinin Coronavirüs  konusunda herhangi bir dahlinin olmadığını göreceksiniz.

Ancak küresel güç, hükümetlerin ellerine suçlayıcı bazı kanıtlar vererek ilgiyi başka yöne çekeceklerdir.

Evet benim kesin ve net fikrim, bu işi küresel sermayenin yaptığıdır.

İşin daha korkuncu bu işi yapan küresel sermayenin sadece Covid-19 ile sınırlı kalmayacağını düşünüyorum.

Yeni bir virüs asla beklemiyorum ama benim beklediğim daha korkunç şeyler var.

Müdahale edilemeyecek şeyler.

Anında olup biten ama telafisi olmayan şeyler.

Bu sefer daha çok yerel facialar ile korku salınacak.

Yani bundan sonraki bela küresel olmayacak ama lokal ve yıkımı bir hayli fazla olacak gibime geliyor maalesef.

Peki bunu yapan küresel sermayenin üstünde başka bir güç daha mı var?

Evet böyle bir gücün olduğunu düşünüyorum.

Dünyaya hükmetmeye çalışan evrensel bir güçten bahsediyorum.

Devletler üstü bir güç.

Dünya’yı bir mahalle gibi yönetmeye çalışan bir güç.

Tek Çare Küresel İşbirliği!

Bu evrensel hasta ruhlu güç ile mücadelenin tek çaresi küresel işbirliğinden geçiyor.

Ülkeler, bilgileri birbirleriyle paylaşmalı ve mücadeleyi iş birliği ile yapmalılar.

Bu aynı zamanda psikolojik bir savaş.

Çin, bu mücadeleye karşı çok akıllıca bir karar aldı.

Virüsün yayılmasına karşı hiç bir şey yapamayacağını anladı ve strateji değiştirdi.

Bunu en başta İngiltere uygulamak istedi ama başaramadı.

Çünkü İngiltere’deki demokratik yapı buna izin vermedi.

İngiltere Hükümeti’nin izleyeceği yolu içeren gizli rapor, bilerek medyaya sızdırıldı.

Gelen tepkiler karşısında İngiliz Hükümeti direnemedi.

Oysa Çin’de öyle olmadı.

Çin’de Hükümet hangi rakamı açıklarsa ona itimat edilmek zorunda.

Siz Çin’den gelen resmi ölüm rakamlarının doğru olduğuna inanıyor musunuz?

Elbette ki hayır.

Çin hiçbir zaman gerçek rakamları açıklamadı.

Silkelenip kendine geldi.

Çin, ekonomisi batmadan önlemler aldı.

Çin’de ekonomik hayat normale dönerken bu virüsten hala hastalanıp ölen yok mu sanıyorsunuz?

Çin’de salgın tüm hızıyla devam ediyor.

Çin ne yaptı?

Çin, öncelikle bu korkuyu yendi.

Sonra hastaların yoğun bakım süresini 11 günden 3-4 güne kadar indirecek ilaçlar üretti ve maalesef iyileşme umudu olmayan yaşlıların fişini de çekerek hastane yükünü ciddi anlamda azalttı.

Çin’de bu virüsten ölenlerin sayısının milyonlarla ifade edildiğini biliyor musunuz?

Ancak ülkede çıt yok.

Farkında mısınız?

Çin, kendisini vuran virüsü fırsata çevirdi bile.

Dünyaya ilaç, kit, uzmanlık danışma hizmeti veriyor artık.

Bu gidişle 3 ayda kaybettiklerini geriye alması çok uzun sürmeyecek sanırım.

Türkiye ne yapmalı?

Çözüm çok kolay değil ama yapmak zorundayız.

Birincisi bu korkuyu yenmeliyiz.

Bunun için medya kontrol altına alınmalı. Öyle televizyonlarda her gün ölüm ve hastalığa yakalanma rakamları açıklanmamalıdır.

İkincisi bu süreçte her gece Sağlık Bakanımızın ölüm bilgilerini beyan etmesinin bir faydasını göremeyiz.

Ekonomiye güven telkin edilmelidir.

Üretim teşvik edilmeli ve bunun için faizsiz krediler verilmelidir.

Hükümetimiz, kesin ve kati kurallar oluşturmalıdır.

Bütün bunlar için hükümetimizin kudreti fazlasıyla mevcuttur.

Üçüncüsü bu virüsün vatandaşlarımıza kontrollü olarak ve yavaşça bulaşmasına izin vermeliyiz.

Bir anda 10 binlerce insan yoğun bakıma başvurursa çuvallarız.

Coronavirüs (Covid-19) ile mücadelemiz, Türkiye’de nüfusun kalan kısmına bulaşmaması için olmamalı.

O zaman mefta oldu çünkü.

Kaçış yok!

İstesek de istesek de bu illet bize bulaşacak artık.

Bu hastalıktan kurtulmanın tek yolu, bu hastalığa vücudun bağışıklık kazanmasından geçiyor.

Üzgünüm ama bir gerçeğe de kendimizi hazırlamak zorundayız.

Coronavirüs (Covid-19)’ün  ilacı buluna kadar hastalıkla mücadele edemeyen yaşlı nüfusumuzun  bir kısmını kaybedeceğiz maalesef.

O yüzden yaşlılarımıza gözümüz gibi bakalım.

Gençlere Daha Çok Dikkat Edin!

Coronavirüs (Covid-19) konusunda yaşlılar için en büyük tehditin gençlerin olduğunu düşünüyorum.

Çünkü yapılan tetkiklerde bazı gençlerde Coronavirüs pozitif çıktığı halde bu virüsün emarelerinin görülmediği öğrenildi.

Hasta olmadığı düşünüldüğü için etkileşimi çok daha fazla olan gençlerin bu virüsü bulaştırmada yaşlılara göre çok daha tehdit edici olduğunu düşünüyorum.

O yüzden bu virüste yaşlılardan daha çok gençlere dikkat edin!

Yazarın Diğer Yazıları