Biz, emekliler, işçiler, memurlar, dul ve yetimler, halkın hemen hemen tamamı, yılın ikinci yarısının başlangıcı olan 1 Temmuz itibariyle maaşlarımıza devletin yapacağı zammı merakla bekliyoruz.
Büyük olasılıkla yüzde 40 zamanında olacak. Bu rakam, zaten TÜİK’in açıkladığı bu yılın ilk 6 ayındaki resmi enflasyon rakamına karşılık geliyor. 3 Temmuz günü TÜİK haziran ayı resmi enflasyon rakamını açıklayacak.
Çalışanların ve emeklilerin maaşlarına yapılacak zam da o zaman belli olacak. Tabii, emekliler bu zammı temmuz ayının ortasında, çalışanlar gelecek ayın başında alacaklar.
Ama bu arada 1 Temmuz itibariyle temel ürünlere yeni zamlar kesinleşti.
1 Temmuz Cuma gününden itibaren bugün 3 TL olan 200 gram ekmek 4 TL’den satılmaya başlanacak.
1 Temmuz Cuma gününden itibaren bugün 4 TL olan 100 gram simit 5 TL’den satılacak.
Yani emeklilere ve çalışanlara yapılacak zam oranı kesinleşmeden, emekliler ve çalışanlar zamlı maaşlarını almadan, en temel tüketim maddeleri ekmek ve simidin fiyatlarına yüklü zamlar uygulanmış olacak.
Elbette zamlar, simit ve ekmekle bitmeyecek. Çok yakındır, toplu taşıma ücretlerine de yeni zamlar yapılacak. Elektrik, doğal gaz fiyatlarına yeni zamlar gelecek.
Emekliler ve çalışanlar, 1 Temmuz itibariyle maaşlarına yapılacak zamla yıl sonuna kadar idare etmek zorunda kalırken, ekmek, simit ve diğer ürünlerin fiyatlarına yıl sonuna kadar daha kim bilir ne kadar zam gelecek?
……………….
Kısır bir döngünün içine girdik sevgili dostlar..
Çalışanlar ve emekliler maaşlarına yapılacak zam oranını merak ediyorlar..
Üretenler ve pazarlayanlar, mal veya hizmetlerini nasıl daha yüksek fiyata satıp, nasıl daha fazla para kazanabileceklerinin hesabını yapıyorlar…
Şimdi yılın ikinci yarısı başlarken, 1 Temmuz’da maaşlara zam yapılacak. Emin olun yapılan bu zamların 1 Eylül’de hiçbir anlamı ve değeri kalmayacak.
Bakan Nebati, “Her şey yolunda.. Rakamlar çok iyi gidiyor. Türkiye modeli yeni ekonomi sistemi ile dünyanın en güçlü ekonomisi olma yolunda ilerliyoruz” diyor ama, artın O’nun gözündeki ışık bile pek pek görülemiyor.
Başka bir şeyler yapmak lazım.
Ücret artışlarını tartışmak yerine, mal ve hizmetlerdeki fiyat artışlarını durduracak önlemlere yönelmek lazım.
Daha çok üretmek, daha ucuz nakletmek, tüketiciye daha ucuz ulaştırmak için tedbirler almak lazım.
Evet, bütün dünyada enflasyon var…
ABD’de yüzde 6.. Yer yerinden oynuyor.
Savaşın içindeki Ukrayna’da yüzde 14, Rusya’da yüzde 20...
Bizde siyasetin etkisi altında olan ve rakamlarına kimsenin inanmadığı TÜİK’e göre bile yüzde 75...
Petrol fiyatlarını, gaz fiyatlarını kontrol etmek bizim elimizde değil.
Rusya hapşırsa, Amerika yellense, Çin Covid yüzünden dursa, Araplar ellerini çekse bizim halimiz daha nice olacak..
Bu ortamda sizin asgari ücretinize 2 bin TL, sizin emekli maaşınıza 4 bin TL zam yapılsa ne olacak?..
İki ay sonra bu zamların da bir hükmü kalmayacak.
Hatta, bir de emeklilere, asgari ücretle çalışanlara, memurlara zam yapıldı diye, yaşamak için gerekli bütün mal ve hizmetlere yeni zamlar katlanarak gelecek..
Ne zamandır eşinizle dostunuzla şöyle bir yemeğe çıkmadınız?
Ne zamandır ailenizle şöyle iki günlüğüne bir tatile gitmediniz?
Ne zamandır kendinize bir çift ayakkabı, bir kazak almadınız?
Şimdi yaz.. Hala karpuzun kilosu 4, domatesin kilosu 5 TL..
Bu gidişatla hele bir eylül gelsin, okullar açılsın..
Hele bir kasım gelsin, ısınmak için doğal gaz yansın…
……….
Ben cep telefonu özürlüyüm. Ne mesaj atarım. Ne internet kullanırım. Sadece telefon çalarsa açar konuşurum.
Aylık 60 TL ödüyordum. Sözleşme sürem dolmuş, aylık ücret 93 TL’ye yükselmiş..
İnanamıyorum. Öyle bir kısır döngünün içindeyiz ki, belki cep telefonlarını fırlatıp atacak, evlerimizde elektrik ve gaz kullanmadan battaniye altında aç şekilde kıvranarak oturmak zorunda kalacağız.
Bakan Nebati’nin gözündeki ışığı gerçekten görmek istiyorum..
“Dayanın, geçecek” diyorlar da ne kadar dayanabiliriz işte bunu hesap edemiyorum!