Allah, pahalılık nedeniyle doğru dürüst beslenemeyen, akşam evde sofraya ne koyacağını bilemeyen ulusumuzun bir kez daha yüzüne baktı.
1 Eylül’de başlayan balık av sezonu öyle bereketli geldi ki, hem balıkçının, hem balık sevenin yüzü güldü.
Düşünsenize, etin kilosu 150-200 TL’yi, beyaz etin kilosu 80-100 TL’yi bulmuşken, patates, soğan, hatta pırasa, karnabahar fiyatları bile uçmuşken, neredeyse bir kilo çeken palamut 20-25 TL’den satılıyor.
Sezon boyunca bu palamut akını böyle devam eder mi bilemem!
Ama bildiğim şudur ki, şimdi palamut yeme zamanıdır.
………………
Sadece palamut değil. Hamsi, istavrit de bol ve ucuz..
Şimdilik lüfer ortalarda yok. Bir süre sonra palamut kesilirse, bilin ki arkasından lüfer de gelecektir.
Topraklarımızı ekemiyoruz, üretemiyoruz…
Hayvanlarımızı besleyemiyor, etinden, sütünden yeterince yararlanamıyoruz.
Ama denizlerden bereket fışkırıyor. Bunun kıymetini bilmeliyiz.
………
Kendi adıma sezonun ilk palamut ziyafetini, hafta sonunda evde gerçekleştirdim.
Balık Pazarı’na gittim.. Kuzu gibi yatıyor tezgahta palamutlar…
Bir tanesini “Takoz” kestirdim. Ben, ince dilim severim.. 8 dilim çıktı bir palamuttan...
Takoz dilimlenmiş palamut paketinin içine 5-6 tane de ayıklanmış Karadeniz hamsisi attırdım.
Aslında bütün balıkları (kalkan ve barbun da dahil) yağda kızartmak yerine mangal ızgarasında yemeyi tercih ederim. Hatta, diğer deniz ürünlerini, karidesi (hele Jumbo’sunu), kalamarı bile ızgara pişmiş haliyle yemeyi tercih ederim.
Palamudun yahnisi, fırında pişmiş hali de gayet iyi olur..
1991 yılının eylül ayında da böylesine bol palamut akını vardı. Rahmetli Cevat Çetin bir gün tepsiye palamutları dizmiş, fırına koymuş…
Tazecik ekmekleri de fırından aldırmış... Bizi bir araya toplayıp, önümüze tepsiyi koymuştu da, o hızla o yılın 19 Eylül günü bu kente Özgür Kocaeli’yi kazandırmıştık.
Balıkçıdan alıp, eve getirdiğim 8 ince dilim palamut ile 4-5 adet hamsiyi, kızgın yağda kızarttık. Henüz balık tam yağlı değil. Deniz suyunun ve havanın soğuması gerekiyor.
Bu nedenle, fırında veya mangalda yapmak balığı kurutabiliyor.
Şimdilerde palamut için de, hamsi için de tava zamanı…
Hafif unda gezdirdiğiniz dilimleri, ocağın üzerinde kızmış yağın içine bırakacak, o “cozz” sesini duyacaksınız. Çok değil, 5-6 dakika yağda piştikten sonra tabağınıza alacaksınız…
İnanılmaz bir lezzet…
Yanına keseceğiniz kırmızı soğan, biraz yeşillik bile inanın balıktan daha pahalıya geliyor.
Hele benim gibi palamudu kola veya suyla değil de bir duble “Aslan sütü” ile yiyorsanız, kurduğunuz sofranın maliyeti yine 150-200 TL’yi buluyor.
Ama hem çok hafif ve lezzetli, hem çok sağlıklı bir yemek yediğinizi hissediyorsunuz.
………..
Şu günlerde denizden fışkıran palamut, Allah’ın biz gariban topluma bir lütfudur sevgili dostlar…
Eğer evinizde derin dondurucu varsa, bugünkü fiyatlarla birkaç tane palamut almanızı ve buraya koymanızı da tavsiye ederim.
Palamut ve lüfer, özellikle denizden çıktığı gibi derin dondurucuya atılırsa, burada aylarca tadını ve tazeliğini kaybetmez..
Birkaç hafta sonra bu kadar bol ve ucuz palamut olmayabilir.
Şu sıralarda pazara, el tezgahlarına kadar düştü palamut.
Bu fırsatı iyi değerlendirin.
Takoz kestirdiğiniz palamut dilimlerini, hafif una bulayıp, kızgın yağa bırakın ve o “Cozz” sesini duyun.
Hem kendiniz yiyin. Hem ailenize yedirin. “Ben balık sevmiyorum, balık yemiyorum” diyen eşiniz, çocuklarınız varsa, onlara zorla palamudu tattırın. Eminim, seveceklerdir.
Bu mevsimde bu fiyatlarıyla bu lezzetteki palamudu yedikten sonra lütfen Allah’a verdiği nimetler için şükredin.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, dünyanın en zengin ve en mutlu insanlarının bile bu lezzeti bu fiyata alma imkanı bulunuyor.
Bu nedenle, lütfen kendinizi şanslı kabul edin.
İyi pazarlar…
