İsmet Çiğit

Köfteci Behçet buluşması 

İsmet Çiğit

Benim Pazar günü yazılarımda zaman zaman söz ettiğim iki önemli arkadaş grubum var.

Biri neredeyse 50 yıldır devam eden Kızılderililer Grubu…

Bu kentin yerlilerinden oluştuğu için adını “Kızılderililer Grubu” koymuştum. 

20’li yaşlardan beri birlikte olan, arkadaşlığın ötesinde kardeş gibi olan ve aileleri de birbiriyle kaynaşan, bu kentte (İzmit’te) benzeri olmayan grup... 

Yıllar içinde aramızdan ayrılanlar, vefat edenler oldu. Ahmet Küçükörs, Arif Kobak,  Nusret Uğur, Şener Kaya artık bizlerle birlikte değil.

Kala kala Ahmet Kobak, Sedat Sapmaz, Metin Karan, Başar Kardeşler ve ben kaldık. 

Artık hepimiz 60’lı yaşlarda olduğumuz için, eskisi kadar sık bir araya gelemiyoruz.  

Birimizin başı düzelse, diğerimizin bacağı arızalanıyor; birimizin bir yakını ölse, diğerimizin torunu oluyor falan. Geçen ilk bahardan bu yana bir araya gelemedik. 

Zaten bu grup, öğlen yemeğinde değil, akşam yemeğinde buluşan, masada en az 70’lik açan grup... 

Umuyorum ki, yakın gelecekte Kızılderililer Grubu, azalan kadrosuyla  yeniden bir araya gelecektir. 
……………………..

Son zamanlarda yeni bir yeme-içme grubu oluştu. Geçmişte birlikte çalışmış, bu kentte gazeteciliğin saygınlığını ve onurlu duruşunu oluşturmuş gazetecilerin grubu... 

Bu grupta da yaş ortalaması hayli yüksek. Adını, “Dinozorlar Grubu“ koydum... İki haftada bir, öğlen yemeğinde buluşuyor, dostluğumuzu, kardeşliğimizi sürdürüyoruz. 

Zaman zaman bahsetmiştim. Dinozorlar Grubu, genellikle çarşamba günleri  Kurufasulyeci Ziya’da bir araya geliyor. 

Her defasında hesabı dönüşümlü olarak iki kişi ortak ödüyor. Kimseye yük olmuyor… 

Dinozorlar Grubu’nun buluşmaları, ilimizdeki medya dünyasının da dikkatini çekti. Bu masada  “Ispanak yatağında bonfile” tutkunları yok! 

Masaya gelebilmeleri de mümkün değil. 

Günümüzde bir kısmı sektörden ayrılmış, emeklilik yaşamında torun bakar hale gelmiş olsa bile bu kentteki gerçek gazeteciler bulunuyor. 

Kurufasulyeci  Ziya’da iki hafta önceki son buluşmamızda, Dinozorlar Grubu üyelerinden Ali Gündoğdu, bir öneri getirdi. 

Ali, “Benim patronum Kadir Genç, bu grubu misafir etmek, birlikte olmak istiyor” dedi. 

Ben, Demokrat Kocaeli’nin sahibi Kadir’i severim. Kabul ettim. Diğer arkadaşlar da onayladılar. 
……………………
Geçen Çarşamba günü Dinozorlar Grubu  Kadir Genç’in ev sahipliğinde toplandı. Toplantı öncesinde  “Kapanönü’ndeki Köfteci Behçet” adres gösterildi. 

Ben, “Kapanönü bana uzak. Oraya yürüyemem. Madem Köfteci Behçet’te buluşacağız, Ulugazi karşısındaki şubesinde buluşalım. Oraya yürüyebilirim” dedim. Kabul ettiler. 

Çarşamba günü, yine çok kaliteli ve gerçek bir İzmitli olan Haldun Ersoy’un işletme müdürlüğünü yaptığı Köfteci Behçet’in Cumhuriyet Caddesi üzerinde, Ulugazi karşısındaki şubesinde buluştuk. 

Ev sahibi Kadir Genç, buluşma yerine en erken gelen kişi oldu. 

Dinozorlar Grubu içinde yer alan  Ömer Polat ve Uğur Uludağ, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek gelmediler. 

Metin Karan, Ahmet Serimer, Murat Yoldaş, Hayrettin Albayrak, Ali Gündoğdu, Tuğrul Kırankaya, ben ve Kadir Genç, Köfteci Behçet’te oturduk. 

Bu kentte, bu kente özgü en eski en değerli markaları saymaya kalksanız, Köfteci Behçet markasını ilk 5 içinde saymanız gerekir.

Rahmetli Behçet Karan’ın kurduğu ve yücelttiği bu markayı, son yıllarda İzmit’in en önemli kasabı Osman Kuyu yaşatıyor. 

Lokantanın terasında uzun bir masada oturduk. Ev sahibimiz, genç ve başarılı işadamı Kadir Genç, “Açık büfe” dedi. 

Ben iki kişiye bir piyaz önerdim, Genç, “Herkese birer piyaz” dedi.

Hayrettin iki porsiyon köfte yerken, masada geri kalanlar birer porsiyondan sonra  az ilave istedi.

Bilirsiniz, rahmetli Köfteci Behçet Amca, Metin Karan’ın babasıdır. 

Masada bulunan Metin Karan, babasına ait özel formülle üretilen köfteyi tattı, “Lezzeti ve formülü koruyorlar” diyerek notu verdi. 

Köfteler bitti, Kadayıf geldi. Hayrettin’le ben, bir porsiyon kadayıfı bölüştük. 

Her şey mükemmeldi… Kadir Genç’in sohbeti de öyle... 

Kadir Genç, hesabı ödedi. Güzel bir İzmit çarşambası, güzel bir Dinozorlar Buluşması daha geride kalmıştı. 

BEŞİKTAŞ’TA BİR ESNAF LOKANTASI 
Hafta içindeki yazılarımda söz etmiştim. Geçen hafta salı günü, kardeşim, arkadaşım Başar Kardeşler’in annesi Rezzan Kardeşler’in cenazesi için İstanbul’a gittim. Yıllar sonra İstanbul havası almak çok hoşuma gitti. 

Cenaze töreni öğlen vakti, Beşiktaş’ta Teşrifatçı Hacı Mahmut Camii’nde düzenlendi. Cenaze namazını kıldık, acıkmışız.. İzmit’e dönüş için arabamızın park ettiği yere giderken, “Yola çıkmadan bir şeyler yiyelim” dedik. 

Beşiktaş çarşısı, tam bir yeme içme, gurme merkezidir. Benim yürüme sıkıntım olduğu için, çarşı girişinde önümüze çıkan ilk esnaf lokantasına kendimizi attık. 

Küçük ama şık bir esnaf lokantası. Dükkanın camında kırmızı büyük harflerle şöyle yazıyordu: 

“EY VATANDAŞ. KARNIN AÇSA, BUYUR, İSTEDİĞİNİ YE. PARAN YOKSA ÖDEMEDEN GİT.  GÜNÜN BİRİNDE PARAN OLURSA GELİR ÖDERSİN. ÖDEMEZSEN DE CANIN SAĞOLSUN, AFİYET OLSUN” 

Çok hoşuma gitti bu yazı… Hiç tanımadığım lokanta sahibine karşı saygı ve sevgi hissettim. 

Ben az ciğer-az pilav, Tuğrul kuru-pilav, eşim Ayşen patatesli köfte yedi. Birer şişe de su.,,  155 TL hesap ödedik. 

İzmit’te vitrin camında böyle bir yazı bulunan bir esnaf lokantası göremezsiniz. Üç kişi bu kadar lezzetli ve kaliteli yemek yediğinizde  200 TL’den ucuza kalkamazsınız. 

Velhasıl, salı günüm de güzeldi, çarşamba günüm de.. 

Sizin her gününüz güzel geçsin. 

İyi pazarlar...

Yorumlar 2
Erdem 16 Ekim 2022 12:18

Yarasın.

İzmitli 16 Ekim 2022 02:50

İsmet bey amca senin şu kuru fasülyeciye Sefa Sirmen ile Hazım (Özbay) ağayıda götürsene

Yazarın Diğer Yazıları