İsmet Çiğit

Kitap tamam da, yemek de versek mi? 

İsmet Çiğit

Türk-İş’in açıkladığı son rakamlar: 

2022 yılı temmuz ayı sonu itibariyle, 4 kişilik ailenin açlık sınırı : 6.840 TL. 

4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı : 22.880 TL.

Son bir yıllık resmi gıda enflasyonu: Yüzde 130… 
……………
Evet, kabul ediyorum. Türk ekonomisinde henüz durgunluk yok…

Kafeler çay içen insanlarda dolup taşıyor... 

Marketler, raflardaki etiketleri ağzı açık, şaşkınlıkla izleyen insanlarla dolup taşıyor…

Hala her yerde trafik yoğun... Caddeler, yollar arabalarla dolup taşıyor. 

Böyle bir ülke için en azından şu aşamada işsizlik çok büyük sorun değil!

Hatta bazı iş kolları çalıştıracak eleman bulamıyor. 

Ama önümüzde bir gerçek var. Yoksullaştık.. 

Çok kolay para kazanan yüzde 20-25’lik bir kesimi ayrı tutarsak, hep birlikte yoksullaştık. 

Yaşamak için zorunlu olan yiyeceğe ulaşmak her geçen gün biraz daha zor ve pahalı hale geliyor. Yaz mevsiminin en sıcak günlerindeyiz. Hala yiyecek çok pahalı... 

Bir de bunun kış mevsimi var. Doğalgaza her ay zam geliyor. 

Önümüzdeki kış pek çok insan için ısınmak da, karnını doyurmak da çok zor hale gelecek. 
………….
Hiç kuşkusuz bu tablodan en çok çocuklar olumsuz etkileniyorlar… 

Ülkemizde kaç ailenin evine “Açlık sınırı” olan 6.840 TL’nin üzerinde para giriyor?

Ülkemizde kaç ailenin evine “Yoksulluk sınırı” olan  22 bin 880 TL’nin üzerinde para giriyor? 

Yoksul ailelerin çocukları beslenemiyorlar… 

Sağlıklı büyümeleri, gelişmeleri için et-süt yemeleri lazım. 

Meyve-sebze yemeleri lazım… 

Anneler, babalar, dedeler nineler kendi boğazlarından kesip çocuklarına yedirmek isteseler bile bu korkunç pahalılık karşısında çaresiz kalıyorlar… 

Bu ülkenin çocuklarını beslemesi lazım. Sağlıklı, iyi beslemesi lazım. 

Ama milyonlarca çocuk sağlıklı beslenme koşullarına erişemiyor. Milyonlarca çocuk gece yatağa aç giriyor. 

Kara kış bastırdığında gece yatağa soğukta titreyerek aç girecekler. 

Sıcakta açlık çok fazla hissedilmez ama, soğukta açlık  insanın aklını alır… 
…………
Malum; 15 Eylül’de yeni eğitim yılı başlayacak. Şu sıralar veliler kayıt telaşındalar. 

Devlet, AKP iktidarı başladığından beri, okulların açıldığı gün ders kitaplarını öğrencilerin sıraları üzerine bırakıyor. 

Elbette iyi yapıyor. Çocuk okutan aileleri  büyük bir masraftan kurtarıyor. 

Ama ulusça öyle bir noktaya geldik ki, çocuğun sağlıklı beslenmesi, çocuğun eğitiminden daha önemli hale geldi. 

Devletin dar gelirli ailelerin çocuklarına sağlıklı beslenmeleri için destek vermesi gerekiyor. 

Belki, yeni eğitim yılı başlarken ders kitaplarını bedava vermekten vazgeçebiliriz. 

Ya da hem ders kitaplarını bedava verir, hem en azından ilkokullarda ve ana okullarında gelişme çağındaki çocukların beslenmesine katkı sağlayabiliriz. 

Bu uygulama sadece devlet okullarında hayata geçirilebilir. Devlet okuluna giden 5-12 yaş gurubundaki çocuklara hiç değilse günde bir öğün  kumanya verilmesi gerektiğini düşünüyorum. 

Sandviçin içinde bir gün biraz beyaz peynir; domates; ertesi gün, bir miktar köfte-patates, yanlarında  bir küçük kutu süt veya meyve suyu... 

Çocukların hiç değilse günde bir öğün sağlıklı beslenmesini sağlamak devletin görevi olmalıdır diye düşünüyorum. 
Ülkemizde bu koşullar devam ederse, önümüzdeki sonbahar ve kış mevsiminde pek çok dar gelirli ailenin gelişme çağındaki çocukları okullarda dersleri karınları aç halde dinlemek zorunda kalacaklar. Bu çocuklar soğukta yataklarına titreyerek ve aç girecekler. 

Sosyal devlet şimdi ortaya çıkmalıdır. Asgari ücreti, emekli maaşlarını  enflasyon oranında arttırmak yetmiyor. 

Dar gelirli aileleri, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan aileleri çocuklarını daha iyi beslemek konusunda mutlaka desteklemek gerekiyor.

En uygun ortam hiç kuşkusuz okullar... 

Özel okullar kapsam dışı bırakılsın. Ama devlet okullarındaki (ana okulu ve ilkokul) bütün çocuklara  günde en az bir öğün sağlıklı beslenme koşulları sağlansın. 

Bence günümüz koşullarında, günümüz Türkiyesi’nde okullar açılırken ders kitaplarını  çocukların sıralarına bırakmaktan çok daha önemli konu, bu çocukların mümkün olduğu kadar sağlıklı beslenmesine katkı sağlamaktır.
 

Yorumlar 4
Tuğrul Kirankaya 02 Ağustos 2022 07:58

Çok haklısınız üstadım, devlet okullarında bir öğün yemek şart. Çocuklarımızın sağlıklı beslenmesi ve yeterli gıdayı alması için bu sağlanmalı.

GÖRÜNEN KÖY 02 Ağustos 2022 07:23

SAYIN ÇİĞİT ;Diyanetten daha mı iyi biliyorsun ? "Fiyatları tayin eden Allah'tır diyor" Neden başkalarını suçluyorsun.? "Fakir şükreder Şikayet etmez" Biraz sabret fiyatlar yerine oturacak..Çocukları okula gönderip te ne yapacaksın bırak cahil kalsın .Masrafa girme" Okula gönderip okutup ta bazılarını afakanlar mı bastıracaksın? "Okumamış cahil kesime güven daha çok." Okutup terörist mi yapacaksın ?

Yazık 02 Ağustos 2022 02:37

Peki kitap tamam da yemek derken bence besin versinler her ögün çocuklara çünkü artık o kitapları ögretmenler istemeyip kendi anlastıkları kitapları aldırıyorlar ve devletimizin verdigi kitapların sayfasını bile açmıyorlar en doğrusu besin alması çocukların kitapta verilicekse ögretmenlere kitap satışının yasaklanması gerekiyor bunlara el atılsa belki çocuklarımız bir nebze rahat uyur

Kaptanlı 02 Ağustos 2022 00:23

İsmet Bey, bu "Kafeler dolu, herkesin altında araba var." tespiti de aslında enflasyonun bir göstergesi. Enflasyonist piyasa koşullarında insanlar borçlanmak pahasına tüketmeye yönelimlidirler. Zira herkeste aldığı veya tükettiği malın ertesi gün daha da pahalılaşacağı düşüncesi mevcuttur. İnsanlar, fiyatların gelecek aylarda daha da fazla artacağını bildiklerinden alışveriş, tatil ve seyahatlerini bugünden yapıyorlar. İşsizliğe de gelince... Bugün Türkiye'de 209 adet üniversite var. Herkes haklı olarak üniversitede okumayı, belirli bir formasyon edinmeyi ve bu formasyon üzerinden beyaz yakalı olarak çalışmayı planlıyor. Zanaatkârlığı, teknisyenliği, çiftçiliği ve hayvancılığı bitiren, üniversiteleri akademik bir mecra olmaktan çıkarıp iş bulma merkezlerine dönüştüren bir iktidar var. Bu koşullarda sahte bir "gizli işsizliğin" ortaya çıkması olağandır. Sevgiler.

Yazarın Diğer Yazıları