İsmet Çiğit

İzmit'i birlikte tartışmalıyız

İsmet Çiğit

Türkiye sıkıntılı…

Kocaeli sıkıntılı…

Ama bana sorarsanız en çok İzmit sıkıntılı…

Hayat pahalılığı herkesin tadını kaçırmış, kimyasını bozmuşken, İzmit’teki trafik keşmekeşi insanı çok daha fazla çıldırtıyor... “Ben yaptım oldu” kafasını değiştirip, bu şehrin sıkıntılarını birlikte tartışmak, hayatı biraz daha kolaylaştıracak çözümleri ortak akılla bulmak zorundayız…

……………….

Malum, İzmit’in ortasındaki Yürüyüş Yolu inşaatı bu kent için büyük sıkıntı oldu. Büyükşehir Belediyesi bu işe çok zamansız başladı. Pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağı uygulanırken, pek çok iş yeri kapalıyken yan gelip yattılar, geçen yılın başlarında tam yeniden açılma başlarken şehrin her yerini kazdılar.

Sözde birkaç ayda bitecekti. Ama o kadar düzensiz, o kadar savruk ve sorumsuzca çalıştılar ki iş uzadıkça uzadı. Geçen yılın ortalarında Büyükşehir Belediyesi yeni bir açıklama yaptı, “Merak etmeyin. Yılbaşından önce bu iş bitecek” dedi.

Bugün itibariyle yılbaşının üzerinden neredeyse bir hafta geçmiş bulunuyor. Hala İzmit’in ortasında inşaat devam ediyor. Malzeme taşıyan TIR’lar şehrin içinde cirit atıyor. Hala güzergahın pek çok bölümünde insanlar adım atacak yer bulamıyor. Güzergah üzerinde bazı bölgelerin şık olduğunu yakıştığını kabul ediyorum. Ama bu iş çok fazla sıkıntı çektirdi ve daha uzun süre sıkıntı çektirecek gibi gözüküyor.

………………

Yaşlandım, eskisi gibi İzmit’i boydan boya yürüyemiyor, gözlem yapamıyorum. Geçen pazartesi günü rahmetli annemin cenazesi nedeniyle gün boyu İzmit’in pek çok köşesini dolaştım, bir yandan acımı yaşarken, bir yandan gözlem yaptım.

Öncelikle belirtmek isterim; Karabaş Mahallesi Köseoğlu Sokak mükemmel olmuş. Keşke İzmit’in bütün sokakları bu şekilde olabilse. Burasını İzmit Belediyesi yapmış. Tebrik ederim. Büyükşehir’e de örnek olmasını dilerim.

Pazartesi günü sabahı annemin cenazesi Bodrum’dan uçakla geldi. Büyükşehir Belediyesi’nin cenaze hizmetleri çok düzenli çalışıyor. Cenazemizi alıp, Üçtepeler bölgesindeki gasilhaneye getirdiler. Cenazemiz, ikindi namazında Fevziye Camii’ne yetişecek. Kız kardeşim ve annemin komşuları, “Camiye gitmeden önce evin önünde bir dua okuyalım. Komşulardan helallik alalım” dediler. Ben itiraz ettim, “Annemin evi Hürriyet Caddesi’nde. Oraya araba girmiyor. Cumhuriyet Caddesinde durursak trafiği tıkarız. Kimseyi rahatsız etmeye hakkımız yok” dedim. Dinletemedim.

Cenazemizle ilgili işlemler tamamlandı, cenaze arabası gasilhaneden ayrıldı. Annemin evi, Karabaş Mahallesi’nde, Hürriyet Caddesi üzerinde, Ulugazi Apartmanında. Cenaze arabası evin tam karşısında, Cumhuriyet Caddesi üzerindeki Ankara Market’in önünde durdu. Biraz yolu tıkadık, insanları rahatsız ettik. Ama Numan Hoca duamızı yaptırdı, komşulardan helallik aldı… Herkesin gönlü oldu. Bu iş de bitti, artık cenaze namazı için Fevziye Camii’ne gideceğiz.

Hemen hemen Yenicuma’nın önündeyiz. Ama Fevziye’ye araba ile nasıl gideceğiz?..

Cumhuriyet Caddesi’ni bitirdik... Cengiz Topel Caddesi’ne girdik. Trafik zaten yoğun, adım adım gidiyoruz. Hani bırakın ikindiyi, neredeyse akşam ezanına yetişemeyeceğiz. Dolphin’in önündeki ışıklı kavşaktan geçip, D-100’e girdik. Ben de cenaze arabasındayım. Şoför D-100’den güçlükle ilerledi…  Merkez Bankası’nın önünden şehir merkezine girdi... Eski Garajlar Kavşağından, tramvay yoluna girdi. Tramvay yolu nedeniyle kamulaştırılıp yıkılan Barlar Sokağı bölgesindeki boşluktan geçtik. Tramvay yolu üzerinden Halkevi önüne, Fevziye’nin arka bölümüne ulaştık. Cenaze arabalarının tramvay yolunu kullanma hakkı varmış, Fevziye’ye ulaştık.

Bu anlattığım, küçük bir örnek. Ama bakın, İzmit’te Yeni Cuma önünden arabanızla Fevziye önüne gitmeniz gerekiyorsa, taa şehrin öbür ucuna gitmeniz, sonra D-100’da Tır’lar arasında uzun bir mesafeyi kat etmeniz, sonra tramvay yoluna girmeniz falan gerekiyor.

Bu kadar büyük bir saçmalık olur mu? Çok basit bir önerim var... Hürriyet Caddesi trafiğe kapanmışsa, hiç değilse Leyla Atakan Caddesi’nin alt tarafını D-100’e çıkış yönünde trafiğe açamaz mıyız? İzmit şehir içi trafiğini rahatlatmak için, şehir merkezindeki araçların bir an önce, en kısa yoldan D-100’e çıkmalarını sağlamamız gerekmez mi?.. Cumhuriyet Caddesi bitiminden, Leyla Atakan Caddesi’nin alt bölümünü D-100’e çıkış yönünde de trafiğe açalım. Bunun gibi daha pek çok basit önlem ve dokunuşla, İzmit’i biraz olsun rahatlatabiliriz. En azından Yeni Cuma önündeki aracın, Fevziye’ye ulaşması için, Cengiz Topel Caddesi’ni de boydan boya geçmesini önleyebiliriz.

Bunları konuşalım, tartışalım. Uzmanlarına soralım. Ama ne olur, “Ben yaptım oldu” kibrinden kurtulup, biraz ortak akılla bu şehri rahatlatalım.

DÜNKÜ YAZIDA UNUTTUKLARIM

Dünkü yazımda rahmetli annemin cenaze töreninden bilgiler vermiş, katılan katılamayan herkese teşekkür etmiştim. Atladıklarım olmuş, tekrar okuyunca fark ettim.

Cenazemize aile dostumuz, büyüğümüz Burhan Usta (Terzi Burhan Utlu) da geldi. Bir koluyla oğluna tutunmuş, diğer elinde bastonu ağlayarak yanıma geldi. Beni çok duygulandırdı. Allah Burhan Usta’mızı başımızdan eksik etmesin.

Salı günü dünkü yazımı bitirdikten sonra cep telefonuma bir mesajın sinyali geldi. Açık okudum ve hem çok şaşırdım, hem çok utandım. KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sadettin Hülagü mesaj atmış. “İsmet Ben de kısa süre önce annemi kaybettim (Ben kendisini aramamıştım). Bu acının büyüklüğünü bilirim. Sana kırgınım ama, içtenlikle başbsağlığı dilerim” yazıyordu.

Hemen mesajın atıldığı telefon numarasını aradım. Sayın Hocam karşıma çıktı, “Hocam, beni ezdin, bitirdin. Mübarek adamsın. Teşekkür ederim. Bana insanlık dersi verdin. Siz ve ben tamamen farklı siyasi görüşlerde olabiliriz. Ama emin olun, ben sizi düşman görmüyorum. Çok teşekkür ederim” dedim.

Rektör Prof. Dr. Hülagü bir kaza geçirmiş. Ayağı zedelenmiş, hastanede tedavi görüyormuş. Bu nedenle cenazeye gelemediğini anlattı. Karşılıklı iyi dileklerimizi ilettik. Kısacası, Rektör Hocam ile uzun bir aradan sonra cenaze vesilesiyle aramızdaki buzları erittik. Ama böyle oldu diye beni KOÜ’de torpil için aramayın. Ben kimse için torpil isteyemem, Hoca da zaten yapmaz.

Üçüncü bir teşekkür borcum var. Yeni patronum Tahsin Keskin sayesinde yeni tanıdığım bir dost İbrahim Bıyıklı... Altınoluk Pastaneleri’nin sahibi... Ben talep etmeden, kendisi harekete geçmiş. Pazartesi akşamı Fevziye ‘deki Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından caminin bahçesinde bir masa kurmuş, misafirlerimize içli pide ikram etti. Daha birkaç gün önce tanıştığımız bir dost... Jesti beni çok mahcup etti. İbrahim Bıyıklı’ya da teşekkür ederim.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları