Salı günü gazetenin telefonu çaldı, Burcu Nazlı açtı..
İzmit Belediyesi’nden aramışlar, “KOCAELİ ZİRVE’de kaç personel çalışıyor?” diye soruyorlar.. “5 kişi” demiş Burcu Nazlı…
Aynı gün akşam saatlerinde İzmit Belediyesi’nden iki kişilik bir ekip geldi gazeteye..
Ellerinde her biri 5-6 kilo ağırlığında İzmit Belediyesi logolu 5 torba, “Bunlar Fatma Başkanımızın hediyesi” diyerek bırakıp gittiler..
Son zamanlarda bizim Patron Tahsin Keskin’in Fatma Başkan hakkındaki yazıları malum...
Ağzı kapalı beş büyük torbayı görünce arkadaşları uyardım, “Dikkatlice içlerine bakın, bomba falan olmasın” dedim..
…………………….
Torbaları dikkatlice açtık... İçlerinden bol miktarda zerzevat çıktı.
Domates, patlıcan, kabak, hıyar, dolmalık biber, çarliston biber…
Belli ki topraktan yeni toplanmış... Çamur içinde sebzeler... Ama hepsi organik...
Perşembe Pazarı’na gidip, bu torbayı böyle doldursanız 250-300 TL harcarsınız.
Sıradan bir markete gidip bu torbayı yapsanız, 450-500 TL’ye ancak çıkarsınız.
Tarım Kredi Kooperatifi marketine gitseniz, cebinizden 400-450 TL çıkabilir.
Ben, payıma düşen paketi eve götürdüm. Akşam domates, salatalık ve çarliston biberle salata yaptık. İnanılmaz lezzetliydi.
Bu akşam da eşim, aynı sebzelerle bir yaz türlüsü yapacak. Eminim yine mükemmel olacak.
……………………….
Sordum İzmit Belediyesi yetkililerine... İzmit’teki bütün gazetelere (yazılı, görsel, internet) personel sayıları kadar aynı torbalardan bırakmışlar.
Mesela Özgür Kocaeli’ye 33 torba gitmiş. Çağdaş Kocaeli’ye 30 torba…
Patrondan çaycılara kadar bütün personele, Fatma Hanım’dan birer torba organik zerzevat…
İzmit’teki bütün yerel basın (biz dahil) her fırsatta CHP’li Fatma Hanım’ın bir açığını bulsak, ballandırarak yazsak da AKP’lilerden “Aferin” alsak diye yarışırken, Fatma Kaplan Hürriyet, kendi bahçesinde yetiştirdiği zerzevatları topluyor, paket yapıp bize hediye ediyor.
AKP’lileri o kadar eleştirseniz, sabaha karşı evinize polis gelir, size kelepçe takıp merkeze götürür.
Fatma Hanım’a herkes her fırsatta yükleniyor, O gazetecilere organik sebze gönderiyor.
Basına karşı bakışta, basına karşı hoşgörü ve saygıda çok farklı bir yaklaşım tarzı değil mi?
……………..
Yine İzmit Belediyesi yetkililerine sorup, bilgi aldım... Bu sebzeler, Solaklar yolu üzerinde, Durhasan Köyü mevkiinde mülkiyeti İzmit Belediyesi’ne ait 14 dönümlük arazide yetiştiriliyormuş.
İzmit Belediyesi’nin kırsal Hizmetler Müdürlüğü’nün sorumlu olduğu bahçeden toplanan sebzeler, İzmit’te mahalle mahalle dolaşan ekipler tarafından isteyenlere ücretsiz dağıtılıyormuş...
Çok güzel, çok farklı, özellikle günümüz koşullarında çok anlamlı bir hizmet değil mi?
Aynı bahçenin ürünleri mısır bugünlerde toplanacakmış… Arkasından çok lezzetli bir mantar türü geliyormuş. Aronya isimli çok lezzetli ve faydalı bir meyvenin de hasadı çok yakınmış...
Bu ilk gelen partideki organik sebzelerin mükemmel lezzetini alınca, yüzsüzlük yaptım, bundan sonraki hasatlardan çıkacak ürünlerden de tadımlık kendime istedim.
………….
İzmit Belediyesi’nin işleyip sebze-meyve ürettiği Durhasan-Solaklar bölgesindeki bu çok verimli arazilerde AKP’li belediyeler “Hurdacılar Sitesi”, “Küçük Sanayi Sitesi” kurmaya kalkmışlardı.
Tarıma çok uygun topraklarda yaşıyoruz. Denizimizde balık, topraklarımızda sebze-meyve fışkırabilir ama biz hepsini rezil ettik.
Aslında yerel yönetimler böyle yaratıcı hizmetler üretmeli..
Bir zamanlar, (sanıyorum Abdullah Köktürk dönemiydi), Bekirpaşa Belediyesi hobi bahçeleri yapmıştı. Ne kadar güzeldi...
Gidin Akmeşe taraflarına, gidip Karaabdülbaki bölgesine, Bayraktar kırlarına.. Ne verimli topraklar var.
Mesela, İzmit’teki şu Fuar Alanı… Kapattılar, rezil ettiler. Şimdi sözde Millet Bahçesi yapacaklar.
Yap Fuar Alanı’nı da hobi bahçeleri... Her biri 40-50 metrekare küçük parseller... İçinde suyu, elektriği olan küçük birer kulübe... Uygun fiyatla meraklılarına kirala...
İnsanlar şehrin göbeğinde kendi topraklarında kendi sebzelerini yetiştirsinler. Toprakla haşır neşir olsunlar, evlerine taze ve organik sebze götürsünler...
Kur şehir dışındaki geniş alanlarda meyve bahçeleri… Kiraz, erik, elma, armut, şeftali, ıhlamur, ceviz, fındık...
Aklınıza gelen bütün meyvelerin ağaçlarından ekin. 5-6 yıl sonra bu ağaçlar meyve versin. İnsanlar bu meyve bahçelerine girsin, çoluk çocuk ağaçlarından meyveleri toplayıp yesin…
Neler yapılabilir bu kentte?
Bizimkilerin yaptığı, eğlence hayatını kısıtlamak, alkollü içkiyi her yerde yasaklamak, gençlerin el ele tutuşup dolaşabileceği yerleri olabildiğince yok etmek...
Ne olur sebze, meyve yetiştirelim...
İnsanların kendilerine ait küçük toprak parçalarında kendi ürünlerini yetiştirmelerine imkan sağlayalım. Artık apartman dairesindeki evinin balkonunda saksı içinde domates biber yetiştirmeye çalışanlar var.
Bu insanlara hobi bahçelerinde kendi elleriyle en lezzetli sebzeleri yetiştirme imkanını sağlayalım.
Yok efendim, boş bulduğumuz her yere Millet Bahçesi yapacağız... Bu millet bahçesinin içine bir de görkemli cami yapacak, insanları tamamen alkolden arınmış alanlarda kadın –erkek birbirlerine fazla yaklaşmadıkları ortamlarda çay içirteceğiz..
Bu kentin topraklarından bereket fışkırıyor. Bakın, beğenmediğiniz Fatma Hanım tonlarca sebze yetiştirip, her gün kendisini karalayan gazetecilere de, kenar köşe mahallelerdeki insanlara da ücretsiz dağıtıyor.
Fatma Başkan’ın torbasından çıkarttığınız domatesi şöyle iyice bir yıkayıp, ısırdığınızda, domatesin unuttuğunuz tadını yeniden hissediyorsunuz.
İzmit Belediyesi’ne bu çok cazip hediyesi nedeniyle teşekkür ediyorum.
Keşke Sevgili Fatma Başkan, bu Durhasan Solaklar bölgesindeki sebze bahçesine gösterdiği özenin küçük bir kısmını da Fethiye ve İstiklal Caddelerine de gösterebilseydi.
Keşke Fatma Başkan, bu envai çeşit sebzelerle kurduğu yakın diyaloğu, çevresindeki her insanla da kurabilseydi.
Ama İzmit kırsalında sebze yetiştirmek, gerçekten çok mükemmel bir proje..
O bahçede yetişen sebzelerin tadını alınca, çarşıdan pazardan alıp yemek zorunda kaldığımız hormonlu sebzelerin aslında ne kadar tatsız olduğunu daha iyi anlayabiliyorsunuz.