Bütün dünya ülkeleri, enflasyonla mücadele etmek için, bir miktar ekonomik küçülmeyi de göze alarak, faiz oranlarını yükseltiyorlar.
Bizim Merkez Bankamız ise, arka arkaya faiz indirim kararları alıyor...
Merkez Bankamız politika faizini indiriyor da, bankaların kredi kartı borçlarına uyguladığı faiz değişiyor mu?
Üretim, istihdam yaratan, yatırım yapmak isteyen sanayici ucuz krediye ulaşabiliyor mu?
Vatandaş, ev, araç, ihtiyaç kredilerine ucuz ulaşabiliyor mu?
Ortada bir gerçek var…
Ya biz Mersin’e gidiyoruz da bütün dünya tersine gidiyor;
Ya da bütün dünya Mersin’e gidiyor da, biz tersine gidiyoruz.
Umalım ki, Türkiye’yi yönetenler ne yaptıklarını biliyorlardır.
Yeni bir döviz sarmalına girersek, paramız yeniden hızla değer kaybederse ne yaparız bunun hesaplarını da yapıyorlardır.
……………..
Neyse, bu faiz işine bizim aklımız pek ermez...
Biz; kendi karnımızı, ailemizin karnını doyurmak için mücadele veren sıradan insanlarız.
Markete girilmiyor… Girseniz, çıkılmıyor... Cebinizde 500 TL ile markete girseniz, çok fazla bir şey almasanız bile borçlu kalıyorsunuz.
Üç harfli zincir marketlerin veresiye defteri yok..
Mahalle bakkallarının yerini alan yerel marketlerde de artık veresiye defterleri kullanılmaya başlandı.
İyi de fiyatlar bu seviyede kalacak mı?
Pazarda meyvenin, sebzenin yanına yaklaşılamıyor.
Şarküterinin, kasabın önünden geçilemiyor...
Allah’ın nimeti bu sezon balık bol ve ucuz da, her gün balık da yenilmiyor...
Şimdi yeni bir risk daha belirdi. Avrupa’daki zincir marketler, kendi ülkelerinde enerji krizi nedeniyle üretim yapılamadığı için, bizim ülkemizde yetişen sebzelere, meyvelere göz dikmişler.
Bizim paramızın değeri düşük... Almanya’daki, Hollanda’daki, İngiltere’deki zincir market sahibi geliyor, Akdeniz koşullarında bir hafta 10 gün tatil yaparken, o bölgedeki meyve bahçelerinin, seraların ürünlerini peşin para ile kapatıyor.
Önümüz kış.. Zaten üretim düşecek. Bir de Türkiye ürettiği gıda maddelerini birkaç dolar uğruna yurt dışına satarsa bu millet ne yiyecek?
Neyi, kaça yiyecek?
Bunların hesabı yapılıyor mu?
Süt üreticisi perişan, bas bas bağırıyor. Süt veren ineklerini besleyemediği için kasaplık et olmalarına izin veriyor..
Hayvan üreticisi perişan... Kışın hayvanlar ahıra girecek. Yem vermek, onları ısıtmak gerek. Maliyetler artıyor. Et fiyatlarına her gün zam geliyor..
İki ay önce bir kilo kıyma için ödediğiniz parayı, şimdi bir kilo ayak paça için ödemek zorunda kalıyorsunuz.
Hadi bu günümüze de şükredelim. Yarın ne olacak?
Sözde Tarım Kredi Kooperatiflerinin mağazalarında bazı yiyecek maddelerinde indirim yapılmıştı. Sözde yeni mağazalar açılacak, gıda maddelerindeki ucuzlama ülke sathına yayılacaktı…
Tarım Kredi mağazalarındaki indirimler de kalktı, fiyatlar aynı seviyeye geldi.
Gıda bir dert... Ulaşım bir dert…
Ham petrolün varil fiyatı 130 Dolar’dan 80-90 Dolar’a inmiş, hala benzinde mazotta yeterli indirim yok.
Şimdi eylül ayının sonları geldi ya, eylül enflasyonu düşük gözüksün diye benzinde mazotta yeni indirimler olabilir.
Ama ekim ayı başında gaza, elektriğe, benzine, mazota yeni zamlar da gelebilir.
………..
Cumhurbaşkanımınız Recep Tayyip Erdoğan, dış politikada çok başarılı adımlar atıyor. Erdoğan’ın dünya liderleriyle yaptığı temasları, Rusya-Ukrayna savaşında üstlendiği rolü büyük takdirle izliyoruz.
Ama biz, bu ülkenin insanları ne olacak?
Bu kış, bir kilo et, bir kalıp peynir, bir litre kızartmalık yağ almaya kalksak, markete asgari ücretin yarısını verip çıkmak zorunda kalabiliriz. Asgari ücretin diğer yarısı da elektrik, gaz faturalarını ödemeye yetmeyecek.
Birşeyler yapmak lazım.. Bugün yoksulluk var, gıda ürünlerine ulaşamıyoruz diye bağırıyoruz ya, yarın çok daha fazla insan aynı şekilde bağırmaya başlayacak. Her gece kendileri ve çocukları yatağa aç giren insanların sayısı artacak.
Korkuyorum sevgili dostlar.. Kötü günlerdeyiz, daha kötü günlere gidiyoruz..