Kocaeli Adliyesi’ndeki Ağır Ceza Salonunda bugün bu kent açısından çok önemli bir cinayet davasının ikinci duruşması yapılacak.
19 Şubat 2022 tarihinde Gazeteci Güngör Arslan sahibi olduğu internet gazetesinin ofisinde silahlı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti.
Güngör Arslan bu şehirde sıradan bir insan değildi.
Seveninden çok, sevmeyeni vardı.
Bu kentte Güngör Arslan’ın en inişli çıkışlı ilişkisi hiç kuşkusuz benimle yaşanmıştır.
Uzun yıllar birbirimizle didiştik… Kendi gazetelerimizde birbirimiz hakkında sayısız yazılar yazdık... Uzun yıllar birlikte de çalıştık...
Birbirimizi sevmek zorunda değildik. Hatta belki O beni, ben O’nu aslında hiçbir zaman sevemedik. Ama ben O’nun cesaretine, haber peşindeki hırs ve aşkına; O da benim bu kentte bu meslekteki kaliteme ve yerime hep saygı göstermiştir.
Değişik adamdı rahmetli… Birlikte çok eğlendiğimiz, güldüğümüz de oldu.
Karşılıklı çok sert tartışmalar da yaşadık.
Şunu bütün samimiyetimle yazıyorum:
19 Şubat cumartesi günü Kocaeli Devlet Hastanesi’nin acil müdahale bölümünde Güngör son nefesini verirken o hastane binasının kapısında aile fertleriyle birlikte en çok üzülen, sanki içinden bir parçası kopmuş gibi hisseden kişilerin başında ben geliyordum.
……………………..
Güngör kahpece katledildikten sonra birileri bu kentte O’nun boşluğunu doldurabilmenin telaşı içine girdiler. Ortalık çok kirlendi, kirletildi.
Rahmetli hayatta olsa, yüzünü gördüğünde tüküreceği kişiler, O’nun yokluğunu fırsat bilip “Güngörcülük” oynamaya kalktı.
Güngör, sağlığında çok tehditler alan, birkaç kez (birinde yanında benim oğlum da vardı) herkesin içinde saldırıya uğramış bir adamdı.
Herkesin “Deli dolu”, ”Ele avuca sığmaz” bir adam olarak bildiği Güngör, kimi zaman da dünyanın en romantik, en yufka yürekli adamı olabilirdi.
Birilerinin görevlendirip yönlendirdiği genç bir tetikçi geldi, ofisinde O’na kurşun sıktı.
Bu cinayet karmaşıktır. Bu cinayeti soruşturan polisin de, savcının da bu cinayetle ilgili davaya bakan hakimlerin de işi elbette kolay değildir.
Ama bu kent, bu adi olayı bütün yönleri ile aydınlatma sorumluluğunu omuzlarında taşımaktadır…
…………………
Bugün ikinci celsesi görülecek davada 10 tutuklu sanık var.
Bu sanıkların hepsi gerçekten bu olayda suçlu ve sorumlu mudur?
Bu sanıkların dışında isimleri bu cinayete karışmış, ama bazı çevreler tarafından korunan ve kollanan birileri var mıdır?
Bu cinayetle ilgili soruşturmanın ilk aşamasında bütün detaylara dikkat edilmiş midir?
Ya da bu cinayetin ilk soruşturması aşamasında bazı emniyet görevlileri kafalarına göre çalışıp, suç ve suçlu yaratma çabası içine mi girmiştir?
Daha çok fazla soru var…
Acıdır; bu kentin, özellikle bu kent yerel medyasının topyekûn bu kahpe cinayetin üzerine gitmesi, sorular sorması gerekirdi. Ama herkes kenara çekildi, sus pus oturmayı tercih etti.
Şimdi sorumluluk bu davanın savcısının ve bu davaya bakan Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakim heyetinin omuzlarına binmiştir.
Soruşturma, gerekiyorsa en başa dönülerek detaylandırılmalıdır.
Bu cinayet öncesi ve hemen sonrasındaki para trafikleri mutlaka deşifre edilmelidir.
Bu cinayete gerçekten karışmış kim varsa, hepsi yargı önünde hesap vermeli, soruşturmanın ucu kime ve nereye gidiyorsa kent kamuoyu aydınlatılmalıdır.
Kimsenin kafasında en küçük bir soru işareti kalmamalı, bu olayda dahli, kabahati olmadığı halde suçlananlar varsa onlar da ayıklanmalıdır.
……………………………
Güngör Arslan cinayeti konusu bu kentin yakın tarihindeki en büyük ayıp, en çirkin organizasyondur...
Bu kahpe cinayetin bir ucunun çok farklı yerlere ve olaylara kadar uzanıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Hala kamuoyuna açıklanmayan olaylar ve sanıklar bulunuyor.
Benim vicdanım, yakından tanıdığım Güngör Arslan cinayeti soruşturmasının üzerinin birkaç günah keçisi yaratılarak kapatılmasını kaldıramaz.
Arslan ailesinden sadece Özgün ile temasım ve diyaloğum devam ediyor.
Benim, çok uzak olmayan bir gelecekte, Özgün Arslan’ı karşıma alıp, “Bak oğlum… Senin babanı katledenler şu, şu, şu kişilermiş. Türk Adaleti bunların yakasına yapıştı. Onlara hak ettikleri cezaları verdi. Babanın kanı, o gazete binasının önünde, yerde kalmadı” diyebilmem gerekiyor..
Bu duygularla bu davayı yakından takip etmeye çalıştığımı belirtmek isterim.
Bir de bu kentteki bütün çapsız gazeteci bozuntularına söyleyecek sözüm var:
“Arkadaşlar, bu kentten bir Güngör Arslan geldi, geçti. Siz O’nun tırnağı bile olamazsınız. Bırakın Güngör Arslancılık oynamayı, hiç biriniz O’nun zerresi kadar olamazsınız.”