Karşınızda bir kamera bulunduğunu düşünün..
Ama bir televizyon kanalında, ama bir sosyal medya kanalında görüntülü program yapıyorsunuz diyelim...
Bu programı bir kişi ya da bir milyar kişi izliyor olsun..
Görüntülü programların mutlaka bir arka planı, bir senaryosu bulunur...
Tamamen spontane, en küçük bir ön hazırlığı bulunmayan görüntülü program yapılmaz...
Böyle bir program yapmaya kalkarsanız, o işin kamera önünde nereye gideceği, ağzınızdan nasıl bir lafın kaçacağı belli olmaz..
Kameralar aracılığı ile sizi izleyenlere rezil olursunuz, küçük düşersiniz..
…………….
İşte biz böyle bir program yapıyoruz..
Her hafta pazartesi akşamları Zafer Onar ile hafta içi diğer günler Tahsin Keskin ile kamera karşısına geçiyorum.
KOCAELİ ZİRVE’nin küçük ama şirin stüdyosunda kameraların karşısına oturuyorum.
Pazartesi günleri Zafer ile olan program için bir miktar ön hazırlık yapıyoruz. En azından haftanın toplu sonuçlarını, önümüzdeki haftanın maçlarını, puan cetvelini hazırlıyor, ekranda yansıtmak için bekletiyoruz.
Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma akşamları Tahsin Keskin ile yaptığımız programların en küçük bir hazırlığı, tek satırlık bir senaryosu bile yok..
Bazen gerçekten saçmalıyoruz.
Bazen gerçekten sinirleniyor, birbirimize bağırıyoruz...
O sırada canlı yayında bizi izleyenler bunlar şimdi birbirine girecek, saldıracak diye bekler hale gelebiliyor.
Bazen ağzımızdan argo sözler kaçıveriyor…
Bazen çok seviyeli, çok akıl içerikli espriler havada uçuyor.
Kimi zaman belden aşağı espriler savruluyor.
İngiltere Kraliçe’sini de konuşuyoruz, Recep Tayyip Erdoğan’ı da…
Büyükşehir Belediye Başkanını da konuşuyoruz, İzmit Belediye Başkanı’nı da…
Engin Koyun’u da konuşuyoruz, Necmi Bulut’u da..
Kocaelispor’u da konuşuyoruz, Trabzonspor’u, Gümüşhanespor’u da…
Dilin kemiği yok bizim programda…
Bazen, hakkında yorum yapacağımız kişinin adını unutuyoruz...
Bazen, yayın yaptığımız günün tarihini yanlış söylüyoruz…
Bazen, birbirimizin gözünün içine bakıp, takılıp kalıyoruz..
Bazen birbirimizin gözünün içine bakarken kahkahalarla gülesimiz geliyor…
Bazen beni öksürük tutuyor…
Bazen sürekli su içen Tahsin’in boğazına su kaçıyor.
Her şey ortada. Her şey kameraların önünde. Hiç gizlimiz saklımız yok…
……………….
Ama genellikle bu ülke için, bu kent için çok önemli konuları konuşuyoruz.
Eğitimli, kültürlü, entelektüel insanlar olarak bilgi dağarcığımızda ne varsa, bizi izleyenlerle paylaşıyoruz.
Tamamen samimiyetle... Tamamen içtenlikle...
Tahsin Keskin, mevcut iktidarı, düzeni savunan ama yapılan yanlışları da görmezlikten gelmeyen bir gazeteci...
Ben, dibine kadar muhalif ama yapılan iyi ve değerli bir iş varsa bunun da hakkını vermeyi görev bilen aykırı bir tip..
…………
KOCAELİ ZİRVE Gazetesi’nin youtube sayfasında canlı yayınlanan program aynı zamanda hiperaktif… İzleyenler de mesajlarıyla katılabiliyorlar...
Bazen, kimi mesajı atan değerli izleyenle tartışmaya da girebiliyoruz.
Her akşam programa mesajlarıyla katılan değerli izleyicilerimizden biri bir akşam mesaj atmasa, ya da mesajı atmakta gecikse, O’nun sağlığını merak ediyor, “Neredesin?” diye soruyoruz.
Öyle planlanmış “İyi polis-kötü polis” programı değil.
Kim neyse o bizim programda... Tahsin Keskin veya ben, evimizde ya da dostlarımızın arasında, ofiste kimsek, neysek, ne konuşuyor, ne düşünüyorsak, aynılarını kamera karşısında tekrarlıyoruz.
Burcu Nazlı ile Selinay Karkin, kamera arkasında oturuyor.
Bazen onlar da bizimle birlikte gülüyor, bizimle birlikte öfkeleniyor.
Canlı yayın program sırasında konuşurken bir isimde ya da bir tarihte, bir rakamda takılırsak, hemen internetten bulup, önümüzdeki ekranda bize gösteriyorlar.
Kameraların önünde canlı yayına girmeden önce Tahsin Keskin izleyicilere olan saygısının gereği giysisine, saç şekline, görünümüne bir hayli önem veriyor.
Bende bu bile yok.. Hatta canlı yayında sesimi izleyenlere iletecek mikrofonu nereye takacağımı bile bilmiyorum.
Bazen benim gömleğimin düğmeleri göbeğime kadar açık olabiliyor da, Tahsin Keskin boynundan eksik etmediği kravatının boyunu bile santim santim önemsiyor.
Çok gırgır program yapıyoruz.
Benzeri olmayan, benzeri olması mümkün olmayan çok farklı bir program.
Öyle izleyeni sıkacak kadar uzun da sürmüyor.
30, bilemediniz taş patlasın 40 dakikalık bir program.
Hafta içi her gün. Saat tam 18.00’de başlıyor.
Bu akşamdan itibaren, sizi de bu programa bekliyoruz.
Emin olun, keyif alacaksınız.
Her akşam program bitip, kameralar kapandığında ben kendimi mutlu hissedebiliyorum.
Siz de izleyince bazen gülecek, bazen kızacak, bazen bilgilenmiş olacaksınız…
Unutmayın, hafta içi her akşam saat 18.00’de..
Sizi KOCAELİ ZİRVE’nin youtube sayfasına bekliyoruz. Programı izlerken kafanıza takılan konularda bir de bize mesaj atarsanız çok mutlu oluruz.
