İsmet Çiğit

8 milyon insanın ev alma umudu!

İsmet Çiğit

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkın geniş kesimini umutlandıran son ve büyük adımı olan “İlk evim” projesinde ilk temeller önceki gün atıldı.

Enflasyonun zirve yaptığı, insanların yoksullaştığı, buna karşın eve kira bedellerinin uçup gittiği bir dönemde, dar ve sabit gelirli  insanlar günün birinde başlarını sokacak bir evin sahibi olmayı artık hayal bile edemez hale gelmişlerdi. 

Türkiye genelinde  ilk etapta 250 bin sosyal konutun yapılmasını öngören proje, bu nedenle pek çok insan için büyük bir umut oldu.

Toplam başvuru sayısının 8 milyona yaklaştığı biliniyor. Bu  8 milyon aile demek...

Her aileyi en az 4 kişi olarak düşünün, 30 milyondan fazla insanın umudu ve hayalinden söz ediyoruz..
…………………

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta 17 ilde yapılacak 5.615 konutun temel atma törenine katıldı. Keşke, ilk etapta  inşaatlara başlanan iller arasında bizim şehrimiz de olsaydı.  

Ancak dünkü yazımda da anlatmaya çalıştım. Bizim kentimiz siyasi temsil ve siyasi güç açısından çok gerilerde kaldığı için, her projede de arka planda kalmaya mahkum hale geldi. 

8 milyon aileyi ilgilendiren bu proje Cumhuriyet tarihinin en önemli ve en büyük toplu konut projesidir. 

Benim çevremdeki pek çok insan da umutla bu projeye yazıldı, şimdi umutla bekliyor… 

Sefa Sirmen’in başkanlığı döneminde İzmit Büyükşehir Belediyesi’nin Yuvam İzmit projesini geliştirip uygulamaya koymasında ben de işin içinde yer alan kişilerden biriydim. 

İzmit Belediyesi bu proje ile binlerce sosyal konut yapmayı vaat etti ve insanları inandırdı. 

O dönemde yerel muhalefet, “İzmit Belediyesi bu işin altından kalkamaz. Bu konutlar bitmez, insanlar perişan olur” diye yaygara yapmıştı. 

Ama Sefa Sirmen, konutların bir bölümü verilen vadeden biraz geç tamamlanmış olsa da binlerce konutun yapımını sağladı. Bu kentte binlerce aile çok uygun koşullarda ev sahibi oldu. 

Sirmen’in üç dönem üst üste seçim kazanmış olmasında da bu konut projesinin büyük payı olmuştu. 
……………..
Şimdi devlet, günün birinde ev sahibi olma umudunu bile yitirmiş dar gelirli insanların önüne  yeni bir umut koyuyor.

Muhalefet kalkmış, “Olamaz. Yapamazlar. Bu projeye girenler rezil olur, para kaybeder” diye bağırıyor.

Cumhurbaşkanı ise, önceki gün temeli atılan konutların 2 yıl içinde, projenin tamamının  5 yıl içinde tamamlanıp hak sahiplerine teslim edileceğini söylüyor ve “Biz iktidarda kalırsak, gelecek dönemde  yüzbinlerce sosyal konut daha yapacağız” vaadini dillendiriyor.. 

Ana muhalefet lideri ve olası cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bu projeye umudunu bağlamış insanların umutlarını kırmaya çalışıyor. “Olmaz, yapamazlar” diye bağırıyor... 

Zamanında, yokluk içinde ama başarılı bir organizasyonla İzmit Belediyesi binlerce konut yapmıştı. Şimdi devlet bu projeyi neden yapamasın?

Sayın Kılıçdaroğlu’nun durduk yerde yeniden başörtüsü tartışması başlatıp, kendi kalesine gol atmak yerine, “İlk evim” projesine destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. 

Muhalefetin “Olmaz, yapamazlar. Bu proje bitmez” diye bağırmak yerine umutları arttırması, “Bu ülkedeki dar gelirli insanlar için ev sahibi olmak en önemli tutkudur. Projeyi destekliyoruz. Biz iktidara geldiğimizde bu projeyi  bitirecek, hatta daha fazla sosyal konut yapacağız” demesi gerekiyor. 

Haziran 2023 seçimlerinde iktidara gelmek iddiasında olan muhalefetin, 8 milyon insanı umutlandıran dev proje kara çalması, bu proje için başvuru yapmış 8 milyon insana yönelik karamsarlık pompalaması olacak iş değildir. 

Enflasyonu eleştirin, iş kazalarını eleştirin. Bu ülkedeki hukuksuzlukları, haksızlıkları,  yolsuzlukları avazınız çıktığı kadar bağırıp eleştirin. Ama bu ülkede 8 milyon dar gelirli insan  5 yıl içinde uygun şartlarda bir konut sahibi olmayı hayal ediyorsa, en azından bu hayalleri bozmayın. 

Madem haziran ayında siz iktidara geleceksiniz, “Başlatılan bu projeye biz bitireceğiz” deyin. Siz insanların umudu olun. 

İlk evim, ilk işyerim projesini  heyecanla karşılıyorum. Önümüzdeki seçimler sonrası nasıl bir iktidar yapısı olursa olsun. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu projeyi tamamlayıp, umut bağlayan insanları hayal kırıklığına uğratmayacağına inanıyorum. 
Muhalefetin bu  umut projesi üzerinde estirmek istediği karamsarlık rüzgarlarının da  siyaseten çok büyük hata olduğuna inanıyorum. 

Siz kalkıp “Bu proje bitmez” diye bağırırsanız,  bu projeye yazılan 8 milyon insan ve  takriben 30 milyon seçmen de, “Ben en geç 5 yıl içinde bu projeyi bitireceğim” diyen  Erdoğan’a oy vermeyi üzerinde bir borç bilecektir. 

SORUNCA FIRINCI DA HAKLI 

Benim yazılarımın sürekli takipçileri, yıllardır bu kentte ‘Fırıncı-Minibüsçü-Pazarcı”  esnafının her istediğini almasına yönelik tepkilerimi bilirler.

Serbest pazar ekonomisinde herkes ürettiği mal veya hizmetin fiyatını istediği gibi belirleme hakkına sahiptir. Ama özellikle ekmek ve toplu taşıma insanlar için zorunluluktur ve bu alanlarda mutlaka fiyat kontrolü olması gerekir. 

İlimizdeki fırıncıların 10 gün önce “Yıl sonuna kadar ekmek zammı yok” dedikten sonra  ekmek fiyatına yeni zam almalarını da şiddetle eleştirenlerden biriyim. 

210 gramlık sandviç büyüklüğündeki ekmeğin 5 TL’den satılacak olmasını içime sindiremiyorum. 

Ancak, birisini veya bir şeyi eleştiriyor, karşı çıkıyorsak, diğer tarafı da dinlemek gibi bir sorumluluğumuz var. Geçen akşam, yıllardır tanıdığım, bir dost olarak sevdiğim ve güvendiğim Fırıncılar Odası Başkanı Ali Sarı ile sohbet imkanı buldum. 

Sayın Sarı, gazeteye ziyarete geldi.

Ağzıma geleni söyledim, “Siz bu şehri kazıklıyorsunuz. Bu şehre yıllardır en pahalı ekmeği, en pahalı Ramazan pidesini yediyorsunuz. Bu şehirde gerçek bir Halk Ekmek fabrikası kurulmasını engelliyorsunuz” dedim. 

Ali Sarı, bu kentteki fırıncıların bulabileceği en iyi başkan… 

Konusuna çok hakim ve tezlerini çok iyi anlatıyor. Ekmek maliyetini anlattı... 

Fırınların gerçekten zarar ettiğini söyledi: “Bu ülkede bana  markete girip 5 TL’ye alabileceğiniz  ne kaldı, bunu söyleyin” dedi. 

Ali Sarı, “Hükümetin verdiği  desteklerin kesilmesi halinde, 5 TL’lik fiyatın da yetmeyeceğini, yılbaşından hemen sonra ekmek fiyatlarına yeni zam geleceğini” anlattı. 

İlimizde uygulanan bana göre “Ucube” halk ekmek formülünün Türkiye’ye örnek olduğunu iddia etti. 

Ali Sarı’yı dinledikçe, fırıncıların da haklılık payının bulunduğuna inandım. 

Sorun, ekmek fiyatına gelen zam değil. Sorun, bu ülkede sürekli tırmanın enflasyon, maliyet artışları karşısında ekonomi yönetiminin acizliği ve beceriksizliğidir. 

Fırıncılar Odası Başkanı’na bir de şunu sordum: 
“İlimizde fırın enflasyonu olduğunu da biliyoruz. Mevcut fırınlar kapasitelerinin çok altında üretim yapıyorlar. Bu kadar çok fırın olmasa, mevcut fırınlar tam kapasite çalışsa, yine ekmek 5 TL olur muydu?” 

Ali Sarı, “Bak burada haklısın“ dedi. 

“Biz, son yıllarda yeni fırın açılmaması konusunda çok çaba harcadık. Ama fırın açmak isteyeni engelleyecek kurum biz değiliz. Gereğinden çok fazla fırın bulunması, ekmek fiyatlarının yükselmesinde önemli etkenlerden biridir” dedi. 

Fırıncılar Odası Başkanı fırınlara gelen elektrik, gaz faturalarını gösterdi. Yılbaşında asgari ücrete yeni ve büyük artış yapılması halinde maliyetlerin daha da artacağını,  ekmek fiyatlarındaki artışın devam edeceğini anlattı. 

Yani, fırıncıyı dinlediğinizde onların da haklı olduğu pek çok konu var. 

Sorun ekmek fiyatı sorunu değil. Sorun, ekonomideki büyük çöküntüye rağmen, hala enflasyonla mücadelenin çok zayıf olması, hala ekonomi yönetiminin  sadece kendi doğruları  üzerinde çalışıyor almasındadır. 

1 Kasım’dan itibaren 210 gramlık ekmeği 5 TL’den alacaksınız. 

Ekonomi politikaları bu şekilde devam ederse, maliyetlerdeki artışlar sürerse; 1 Şubat’tan itibaren belki aynı ekmeği 7.50 TL’ye zor alacaksınız. 
 

Yorumlar 3
Semih Erdi 27 Ekim 2022 12:55

Insan zarar ettiği işi yapar mı.Bakın fırıncı esnafının önemli bir bölümünün birden fazla fırını var. Allah daha çok versin (ama hak edene)

Tek Başına Muhalefet 27 Ekim 2022 09:26

Fırıncıların dediklerini anladımda şu askeri ücrete zam gelirse maliyetler artar lafını bir türlü anlamadım sanarsınız ki her fırında binlerce insan çalışıyor toplasan 3-5 kişi çalışan yerde toplamda 10-15 bin tl maaş artışı nasıl olurda ekmek maliyetini artırır bakın şuan ülkedeki sorun insanlardaki ahlaki bozulma ve fırsatçılıktır bu ülkede yüzde 200-300 enflasyon yok ama gıdadan kiraya herşeyin fiyatı yüzde 200-300 artıyor devletin bu işe neşter vurması lazım ben 25 yıllık malimüşavirim devlet malimüşavirlere yetki versin 6 ayda bu ülkede fırsatçılık biter fiyatlar rayına oturur vergi gelirleri ve sgk gelirleri en az 2-3 katına çıkar ülkede gelir adaleti sağlanır.Devlet küçük esnaf edebiyatını bıraksın belediyeleri düzen altına soksun,hırsızları teşvik eden politikalardan vazgeçsin malimüşavirlerede tam yetki versin bu ülke işte o zaman şaha kalkar

Mert Yıldız 27 Ekim 2022 01:50

Kılıçtaroğlundan boş eleştiriler geldiğini bir Chp li olarak itiraf etmen bir başarıdır sayın Çiğit. Gerçekleri görüyorsun aydın bir adamsın.Bunların ülke yönetmesini beklemek tekeden süt beklemeye benzer.Zararın neresinden dönersen kardır.Gel bu seçimde oyunu MHP ye ver. Söyleyeceklerim bu kadar.

Yazarın Diğer Yazıları