Cuma akşamı eve girerken kendi kendime söz verdim:
Cumartesi ve Pazar günü hiç evden çıkmayacak, koltuğumda küp gibi oturup maç izleyecektim…
Cumartesi sabahı kahvaltımızı yaptık..
Vakit öğlene geliyor... Dışarıda hava pırıl pırıl...
Eşim ısrar etti, “Gel biraz yürüyüş yapalım... Hem sana iyi gelir, hem evin birkaç eksiği var, onları alırız.”
Biraz nazlanır gibi oldum… Ama baktım, itirazlarım kabul görmüyor..
Girdim eşimin koluna, çıktık evden...
Benim telefonum ne kadar aptalsa, eşimin ki o kadar akıllı…
Pırıl pırıl sonbahar havasında 1.700 adım (eşimin telefonu adımlarımızı ölçüyor) atmışız... Mahalledeki üç harfli marketlerden birinin önüne geldik.
Hayatım boyunca bu üç harfli marketlerden birine girmemiştim.
Bunlarda sigara yok, bira yok. Neden gireyim?
Eşim, “Almamız gereken ufak tefek şeyler var. Gel girelim” dedi.
Girdik. Güzel dükkan… Hani hep yandaş kanallarda, gazetelerde diyorlar ya, “Avrupa’da, ABD’de market rafları boş. İnsanlar alacak bir şey bulamıyor” falan..
Bizde öyle değil.. Market raflarında ne ararsanız var!
Bu üç harfli marketlerde oyuncak, tencere, tabak, iç çamaşırı, tişört falan bile var…
Geniş dükkanda, çalışanlar ve bizim dışımızda kimse yok...
Raflardaki ürünlerin fiyatlarına bakıyorum, gözlerim fal taşı gibi açılıyor…
Havalar soğuyunca bol bol hazır çorba alırım. Geçen kış, bir paket hazır çorba 2-2.5 TL seviyesindeydi. Şimdi, en basit markalı hazır çorbanın fiyatı 9 TL olmuş..
Bir paket 6’lı soda aldık. Bir kilo kadar mandalina… Üç paket hazır çorba.. İki paket spagetti makarna…
Ben yaz kış dondurma yerim.. Dondurucudan bir paket mini dondurma attık sepete...
Atıştırmalık birkaç gofret, birkaç paket bisküvi…
Bir bulaşık süngeri, bir kutu çamaşır deterjanı… Bir kase markası bilinmedik yoğurt...
Tezgahlardaki pek çok şeyde gözümüz kaldı ama fiyatlarını görünce vazgeçtik..
…………………………
Elimizde yarısı bile dolmamış küçük market sepetini, çıkış kapısı önündeki kasanın tezgahına boşalttık.
Kafamdan kaba bir hesap yaptım..
“Aldıklarımız 60-70 TL, hadi her şeye zam gelmiş, 80-100 TL tutar” diyorum…
Cebimdeki cüzdana özenle yerleştirdiğim gıcır gıcır 200 TL’lik banknotlardan birini çıkarttım. “Nasıl olsa üstü gelecek” diye bekliyorum.
Aldığımız ürünler “Barkot okuyucudan” geçti…
Biz 200 TL’lik banknotu gururla uzattık. Kasadaki başörtülü hanım kız, “Toplam 248 TL 50 kuruş” dedi…
Ben para üstü bekliyorum ya…
Bu marketler “Şok şok şok”, “Harca harca bitmez” falan diye reklam yapıyorlar ya..
Hanım kız bizden 200 TL’nin üzerine 48.50 TL daha istiyormuş, ben algılayamıyorum..
Bir, bir buçuk yıl öncesinde 200 TL’lik banknotla, bu marketteki ürünlerin yarısını alırdınız. Şimdi, bir küçük poşetin yarısını dolduran abur cubur ürünler için 200 TL’lik banknot yetmiyor...
Aldım, yarısı bile dolmamış küçük poşetimizi elimize, yine kol kola girip, eve döndük...
Karar aldım; artık 200 TL’lik (çoğu yeni baskı, gıcır gıcır) banknotları cüzdanıma yerleştirmiyor, cebimde tutuyorum... Değeri kalmamış ki..
Akşam oldu, acıktık... Bir paket hazır çorba, bir paket makarna… Karnımızı doyurduk.
Eşim, “Güneş battı, hava serinledi. Kombiyi yakayım da üşütmeyelim” dedi..
Hemen itiraz ettim. “Aman “ dedim, “Yakma.. Kimbilir kombinin düğmesine basmak kaç para?”
Oturduk TV’nin başına… Yandaş kanallarda akşam ajansını izliyoruz…
Avrupa sürünüyor, insanlar çaresizlik içinde ağlıyor, bağırıyor...
Benim ülkemde herşey güllük gülistanlık...
Teröristler bir bir yakalanıyor... Siyaset, başörtüsünü tartışıyor…
TV’nin kumandasını elime aldım, muhalif kanallardan birine geçtim... Ceza almış gariplerim. Yayınları durdurulmuş, ekranda Diyanetin uzmanları Müslümanlığın faziletlerini anlatıyor.
Markette 200 TL para değil…
Nedense kimse bunu konuşmuyor?
HANİ EKMEK ZAMMI YOKTU?
Sözde garibanın yiyeceği ekmek konusunda devlet fırıncılara büyük destek veriyordu.
Fırıncılara un indirimli fiyatla veriliyor, gaz ve elektrik giderlerini, işçilik maliyetlerini falan büyük ölçüde devlet üstleniyordu. Bu sayede ekmek fiyatlarına en azından yılbaşına kadar zam yapılmayacaktı.
Ama dayanamadı ilimizin fırıncıları...
1 Kasım’dan itibaren 210 gramlık ekmek 5 TL, 100 gramlık simit 6 TL olacak…
Evine günde 4-5 ekmek alan kalabalık aileler var...
Bütün gününü iki simit, iki çayla geçiren gariban çalışanlar var…
Ne yiyecek, nasıl yiyecek?
Rize’de 250 gram ekmek 5 TL..
İzmit’te 210 gram ekmek 5 TL…
Hani ekmek fiyatına yıl başına kadar zam yoktu ey sevgili fırıncı dostlar.
Bu sandviç büyüklüğündeki ekmek kaça mal oluyor da 5 TL’den satıyorsunuz?