Sefa Sirmen, tartışmalı yeni çöp fabrikası hakkında konuştu
Türkiye'nin ilk atık yakma tesisini İzmit'e kuran dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen, günlerdir kamuoyunda tartışılan yeni çöp fabrikasıyla ilgili, Bizim projemiz gibi olacaksa ve zararı yoksa karşı çıkmak doğru değil. Zarar verecekse hiçbir yere yapılmasın. İZAYDAŞ o dönemde koku verse derhal kapatırdım. Şimdilerde koku veriyorsa nedeni iyi depolanmamasıdır dedi.
Türkiye’nin ilk atık yakma tesisini İzmit’e kuran dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen, günlerdir kamuoyunda tartışılan yeni çöp fabrikasıyla ilgili, "Bizim projemiz gibi olacaksa ve zararı yoksa karşı çıkmak doğru değil. Zarar verecekse hiçbir yere yapılmasın. İZAYDAŞ o dönemde koku verse derhal kapatırdım. Şimdilerde koku veriyorsa nedeni iyi depolanmamasıdır" dedi.
Eski İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen, Kocaeli’nin Kandıra ilçesine yapılması planlanan ancak günlerdir kent kamuoyunda tartışmalara yol açan çöp fabrikasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 1996 yılında Alikahya bölgesine Türkiye’nin ilk atık yakma tesisi olan İZAYDAŞ’ı kuran Sirmen, çöp fabrikasıyla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktaları vurguladı.
"Kötü koku hissetsem o tesisi derhal kapatırdım"
Önce İZAYDAŞ’ın kuruluş sürecinde dikkat edilen noktaları paylaşan Sirmen, "İZAYDAŞ bizim Almanya’da Mannheim şehrinden örnek aldığımız projedir. Orada şehrin merkezinde, göbeğinde yapılmış. Düşünün Belsa Plaza’yı, orada çöp fabrikası var. Biz aynı onun örneğini aldık ve onu yapan firmayı davet ettik, onlara yaptırdık. Ne çevresine koku, ne de zehir söz konusu değil. Oradaki incelemelerimizde; yakılmayan, depolanması gereken atıklar depolanıyor, üzeri yarım metre toprakla örtülüyor, çimlendiriliyor, ağaçlandırıyorlar. Milli park olarak doğaya terk ediyorlar. Biz gittik o parkları gezdik. O nedenle orayı aldık, öyle yaptık. Fakat eğer dökmeyi tekniğine ve teknolojiye uygun yapmazsan, bacalarını bırakmazsan, haddinden fazla tonajlı, daha ağır şeyler koyarsan o koku da yapar, atıklar taşkınlık da yapar. O çevreye zarar da verebilir. Biz öyle yapmadık. Her şeyi kuralına uygun yaptık. Bizim zamanımızda; İZAYDAŞ’a her gün giderdim. Bir kere bile koku hissetmedim. Hissetsem o tesisi derhal kapatırdım" dedi.
"Bizim projenin aynısı yapılacaksa hiçbir zararı yok"
Kendi projelerinin aynısı yapılacaksa karşı çıkılmaması gerektiğinin altını çizen Sefa Sirmen, "Şimdi yeni yapılacak olana yer konusunda karşı çıkılıyor. Bana göre, bizim projenin aynısı yapılacaksa karşı çıkılacak bir proje değil. Hiçbir zararı yok. Ama başka bir şey yapılacaksa, gelişigüzel depolama gibi bir şey yapılacaksa o zaman koku yapabilir. İZAYDAŞ’ın şimdi koktuğu söyleniyor. Maça gidenler rahatsız oluyormuş. Bana göre dökme alanında, çöpün döküldüğü yerde baca sistemini iyi yapmadıkları için, iyi depolamadıkları için koku yapıyor. Bizim zamanımızda hiç koku görmedik. O zamanlar siyasi muhaliflerimiz ’Tesis buraya yapılır mı? Çevreyi zehirleyeceksiniz’ diye propaganda yaptılar. Bizim tesisi lekelemeye çalıştılar. Sonra kendileri yönetime geldiler; ’O tesisten büyük tesis yok. Türkiye’ye örnek olmalı!’ Başka yerlere yapmak için çaba da gösterdiler fakat başarılı olamadılar" diye konuştu.
"Zararı yoksa karşı çıkmak doğru değil"
Sefa Sirmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2000 yılında Avrupa Birliği’nden Avrupa Çevre Ödülü aldık. Bu ödülü alan Türkiye’de tek büyükşehir belediyesi bizdik. Niye aldık? Hava kirliliğini doğal gazı getirerek çözmüşüz. İçilebilir suyu Yuvacık Barajı ile 24 saat musluklardan akıtır hale getirmişiz. Bir de doğayı kirletmemişiz; arıtma tesislerimizi yapmışız. Ne doğayı, ne denizi kirletmişiz. Eskiden Outlet’in olduğu yer, fuar merkezinin olduğu yer çöplüktü. Benden evvelki belediye başkanları çöpleri oraya dökerdi, denize dolgu malzemesi olarak. Ne denize yanaşabilirdiniz, ne oradan geçebilirdiniz. Böyle bir felaketleri yaşadık biz. Onlardan kurtulduk. Şimdi koku varsa; gelsin teknik elemanlar incelesin, mutlaka depolamada teknik bir hata vardır. Onu çözebilirler. Koku diye bir şey kalmaz. Şimdi yapılacak tesis de bir yere yapılacak. Eğer zararlı bir şeyse hiçbir yere yapılmasın. Zararı yoksa, gayesi çevreyi korumaksa her yere yapılabilir. Karşı çıkmak bana göre doğru değil."
"Tesis her yıl 200 milyon dolar kazanıyor"
İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde yap-işlet-devret modeliyle Yuvacık Barajı’nı yaptıran ve sık sık gündeme gelen ’Kocaeli’nin en borçlu belediyesi’ tartışmalarında dönem dönem odak olan Sefa Sirmen, baraj ve borçlarla ilgili de şu ifadeleri kaydetti:
"Her sene 200 milyon dolar para kasada kalıyor. 14 sene kullandılar ve devrettiler. Bizim paramız mı vardı onu yapabilelim. Yoktu. Adamlar geldi yaptı, 14 sene işletti. Ürettiği suyun parasını aldı. Neye göre pahalı? Pahalı olamaz ki. Bu proje 780 milyon dolara anlaşma imzalanarak yapıldı. Buna da hazine kefil oldu. 2 milyar dolar falan demeye başladılar. Orada kayıtlar var. 780 milyon dolara mal oldu. Bunun faizi var. O zamanki hazine şartları libero artı 5’ti. Aynı şartlarda kredi geldi, ödendi. Şimdi borcu yok, harcı yok. Her yıl tesis 200 milyon dolar para kazanıyor. Ne oldu? Zarar mı var?"
"Belediye başkanı olduğumda maske dağıtıyordum"
Görevde olduğu dönemde İzmit’teki hava kirliliği sorununa da değinen Sirmen, "Ben belediye başkanı olduğum zaman maske dağıtıyordum. O kadar zehirliydi havamız. Türkiye’nin en zehirli havası olan şehir İzmit’ti. Coğrafi olarak çanak gibi. İki taraf dağlarla çevrili, kirli hava basıyor ve bütün halkı zehirliyor. En fazla akciğer kanseri bizim bölgeden çıkıyordu. Ama biz doğal gazı getirerek onu bitirdik. İZGAZ’ı yaptık. Tertemiz havaya kavuştuk. Şakır şakır da para kazanıyordu. 110 milyon dolara yaptık. Bizi aldılar içeri attılar. Benden sonra gelen yönetim 550 milyon dolara tek ihalede tek firma katıldı, verdiler. 2 milyar dolarlık projeydi o. Ve İZGAZ satıldı, gitti. Ben şimdi Muğla’da suyu içemiyorum. Bırakın çay bile demleyemiyorum. Burada nimet, musluktan akan sudan içebiliyoruz. Bir damacana su 100 liraya satılıyor" şeklinde konuştu.
"Borcu yoksa hiçbir şey yapmamış demektir"
Sirmen, "Belediyenin borcu yoksa hiçbir şey yapmamış demektir. Sadece Yuvacık Barajı’nı satsan belediyenin hazinesi dolar, bir lira da borcu kalmaz. Nitekim işletenler benden satın almak da istedi. 8-10 milyar dolara o zamanlar satabilirdik, satmadık. Şimdi belediye her ay parasını alıyor" diyerek sözlerini tamamladı.