İlk defa bir yazıyı yazıp yazmamakta bu kadar kararsız kalmıştım.
Çünkü O, hayat arkadaşını hain bir cinayetle kaybetmiş yaralı bir eş.
Aynı zamanda olanlardan habersiz dünyalar tatlısı özel çocuk Özgün’ün annesi.
19 Şubat’ta haince öldürülen Gazeteci Güngör Arslan’ın eşi Suna Arslan’dan bahsediyorum.
O, bizim Suna Ablamızdı.
O, Güngör Arslan’ı hiç sevmeyen gazetecilerin bile Suna Ablasıydı.
Suna Abla’nın çok zor günler geçirdiğinin farkındayım ama bu zor günlerde hiç suçu günahı olmayan insanlara saldırdığını görünce çok ama çok üzülüyorum.
O, Güngör Arslan’In ölümünden hemen sonra SES’te yazmaya başlamış.
2 Ağustos 2019’da Güngör Arslan ile beraber kurduğumuz, iki ortağından biri olduğum Kocaeli Ses’te…
İşte bu gazetede Suna Abla, o kadar ipe sapa gelmez şeyler paylaşıyor ki yazdıklarına inanamıyorum.
Bu sen olamazsın Suna Ablam.
Bizim Suna Ablamız resmen şirazesinden çıkmış durumda.
Oysa benim Suna Ablam melek gibi bir kadındı.
Hatta rahmetli eşi Güngör Arslan’a bile onun yanında ‘’Suna Abla’nın cennette yeri hazır, çünkü sana bunca zamandır katlanan bir kadın.’’ Derdim.
Şimdi demagoji yapıp SES’te benimle ilgili suçlamalarını geçiştirecek değilim elbette.
Bazı sorular deli saçması olsa da soruların hepsine, tek tek, ilkokul öğrencisine anlatır gibi tane tane cevap vereceğim.
Ancak Suna Ablam keşke beni arayıp bu soruları direkt yüzüme karşı sorsaydı da hiç bu duruma düşmeseydi.
Çok üzgün olduğumu belirtmek isterim, ama yine de ona kırgın değilim.
Çok zor günler geçiren ablama telefonum her zaman açıktır.
İstediği zaman ne sormak isterse arayıp bana sorabilir.
Fakat şunu da net bir şekilde belirtmek isterim, bir daha herhangi bir köşe yazısı ile kendisine cevap verecek değilim.
Bu kendisine ilk ve son cevap yazışımdır.
Şimdi gelelim senin sorularına ablacım;
1- Neden İsmet Çiğit’i Kocaeli Zirve’ye transfer ettin?
Ah ablam, köşe yazarlığı için ilk önce çok okumak gerektiğini bilseydin keşke.
Senin rahmetli Güngör Ağabey’in Kocaeli Ses’teki yazılarını bile okumadığını görüyorum.
Oku ablam oku,
Aşağıdaki linkte Güngör Arslan’ın ‘’Boşuna sevinmeyin kavga etmedik’’ mektup yazısında ilk sorunun cevabını bulacaksın.
https://www.seskocaeli.com/makale/8960268/mektup-gungor-arslan/bosuna-sevinmeyin-kavga-etmedik
Rahmetli Güngör Ağabey’in bu yazısıyla tatmin olmadıysan biraz daha ayrıntı vereyim o zaman.
İsmet Çiğit’e söz verdiğimiz maaşı hiç veremediniz. Hatta daha açık söyleyeyim, Ağustos 2019’da ilk işe başlarken 6 aylık maaşını ben peşin olarak vermiştim. Ondan sonra İsmet Ağabey, hiçbir zaman tam maaş alamadı. Hatta adamı beş parasız ortada bıraktınız.
Ona rağmen İsmet Ağabey, sizi bırakıp gitmedi.
Güngör Arslan yazılarında yazdığı gibi İsmet Çiğit’i elleriyle bana emanet ettiğini söyledi ve dostça bir ayrılık oldu.
2-İkinci sorunun benimle alakasını hala çözebilmiş değilim ablacım.
Keşke yazdığın bu yazıyı bir kere de sen okusaydın.
3-Güngör Arslan’ın ilk mahkemede serbest bırakılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu sana söylediğim doğrudur.
Çünkü, Güngör Arslan ile aynı suçtan yargılanan başka birinin dosyasını çok önemli bir hukuk adamına gösterdikten sonra ‘’Bu dosyadan tutuklu yargılama çıkmaz, tutuksuz yargılanması çok yüksek ihtimal’’ dedi ve sonra ben de senin mutlu olman için bu haberi sana vermem suç mu oldu ablacım?
Aynen dediğim gibi de oldu, Güngör Arslan tutuksuz yargılanmaya başladı.
Sonuçta seni hayal kırıklığına uğratmış olsam senin suçlamanı anlarım da sana mutlu olacağın bir haberi vermem seni neden rahatsız etti, onu anlayamadım.
Daha iyi anlaman için bir örnek daha vereyim sana ablacım.
Çok önemli hukuk insanlarının öngörülerine göre;
Şu anda kenti karıştırmaya çalışan iki lağım faresinin de attıkları iftiralar ve yaptıkları yalan haberlerinden dolayı uzun yıllar hapis cezası alacakları iddia ediliyor.
Şimdi bu iki lağım faresi hapis cezası alırsa bunu ben yazdım diye yine suçlanacak mıyım?
4-İsmet Ağabey’e Ak Parti, Tahir Büyükakın, Sadettin Hülagü, Fikri Işık, Macit Haldız ile ilgili olumsuz yazı yazmaması için her hangi bir şart koşulmadığı gibi söz konusu buradaki bazı isimlerle ilgili haberler yapılmış ve köşe yazıları yazılmıştır.
Yine yanlış istihbaratınız var ablacım.
5-Necmi Bulut’la ilgili yazımı neden 15 Aralık 2021’de yazdım?
Ah ablam, olaylara azcık hakim olsaydın bu soruyu hiç sorar mıydın?
Necmi Bulut ile söz konusu görüşmem Eylül 2019 tarihinde oldu ve bu görüşmeyle ilgili ifademi yine 2019 yılında İzmit Saraybahçe Karakolu’ndaki ifademde aynen anlattım.
Necmi Bulut, Aralık 2021 tarihinde mahkeme salonunda benimle ilgili saçma sapan şeyler söyleyince de 2019 yılında karakolda verdiğim o ifadeyi 15 Aralık 2021’de aynen yazdım.
Bunun neresini anlamadınız Ablacım?
Ancak yazıyı yazmak için neden 2 yıl bekledin diye de soracak olursan,
Ben çok sabırlı biriyim ablacım, herşeyin zamanını beklerim, bundan sonrası için beklediğim gibi mesela…
6-Güngör Arslan’ın öldüğünü, aynı camide benim yine rüyamda gördüğüm gibi namazının kılındığını yazmamın neresi seni rahatsız etti?
Buradan ne çıkartmaya çalıştığını yemin ederim hala anlayabilmiş değilim ablacım.
7- En son sorun da ‘’Ersin Kurt’u neden savunuyorsun?’’ sorusuna gelince…
Bu soruya yine rahmetli Güngör Arslan ile yaşadıklarımızla cevap vermek istiyorum.
Son dönemlerde FETÖ’den dolayı Güngör Arslan’ın kentteki itibarı yok edilmişti.
Ne parası, ne itibarı vardı.
Ona ben sahip çıktım.
Peki, neden?
Çünkü Güngör Arslan’a haksızlık yapılmıştı.
Çünkü Güngör Arslan, asla FETÖ’CÜ değildi ve hiç olmamıştı.
Bunu sadece ben değil bütün kent biliyordu ama herkes ondan kaçıyordu.
Onu sevmeyenler onu itibarsızlaştırıp öç almaya çalışıyordu.
Maddi, manevi hep yanında durdum ama o beni dinlemedi, Faruk Bostan’ı peşine taktı ve iki ay sonra da onunla yollarımızı ayırdık zaten.
Ben hayatımda hiç adam satmadım, satanlarla da hiç işim olmadı.
Şimdi de iyi günümüzde Ersin Kurt’a kardeşim, dostum diyeceğim ama çok ciddi bir suçlamayla karşı karşıya kalınca da oturup seyredeceğim öyle mi?
Bu benim kitabımda yazmaz.
Çok açık ve net yazıyorum,
Ersin Kurt’un bu işi yaptığını kanıtlasınlar, onunla da bütün ilişkilerimi keserim.
Ancak birilerinin saçma sapan, uyduruk hikayeleriyle değil. Hatta yalancı, iftiracı lağım farelerin provoke yazıları ile hiç değil.
Ersin Kurt, böyle bir canilik yapamaz.
Neden mi?
Onun ne derece yufka yürekli olduğunu ben biliyorum.
Herkesin adil ve dürüstüğü ile saygınlığını kazanmış, dinine bağlı, sözünün eri, bir karıncayı bile incitemeyen bu adamın böyle bir saçmalık yapması için tek bir neden gösterebilir misiniz bana?
Neden böyle bir şey yapsın?
En son olarak Güngör Ağabey ile Ersin Kurt’un birbirleri hakkında ne düşündüklerini ben biliyorum.
Güngör Ağabey, Ersin Kurt ile ilgili en son yazıyı yazdıktan sonra başka bir konu için telefonda konuşurken kendisine sormuştum ‘’Ersin Kurt ile bir sorunun var mı abi?’’ diye.
Bana: ’’Ersin Kurt’la işim yok. Benim işim yukarıdakilerle.’’ Demişti.
(Ancak yukarıdakilerle derken ne demek istediğini sormadım ve yemin ediyorum kim ya da kimleri kastettiğini bilmiyorum.)
Bunun üzerine 14 Şubat tarihinde Ersin Kurt’la olan en son görüşmemizde de Güngör Arslan’ın yazılarıyla ilgili ‘’Doğruyu yazdı,ama bilgi eksik kalmış. Keşke beni arasaydı ben daha fazla bilgi verirdim ona’’ deyip, gülüp geçmişti.
Şimdi beni anlıyor musunuz?
Gerçekler er veya geç ortaya çıkacaktır elbette.
O zaman lağım farelerinin hangi yüzle bu kentte dolaşacaklarını merak ediyorum diyeceğim ama belki de onlarca kişiye attıkları o iftira, yalan ve şantajlar nedeniyle onlar çoktan hapsi boylamış olacaklar.
Kandıra soğuktur lağım fareleri…
