Namus, şeref kavramlarının sadece cinsellikle ilgili düşünülmesine ifrit oluyorum.
Ağzımızdan çıkan söz de, bizim namusumuzdur aslında...
Yalan söylememek, iftira atmamak da bizim şerefimizdir.
Yaşantılar gibi artık kavramlarında yozlaştırıldığını ve çok basite indirgendiğini düşünüyorum.
İşin daha kötü tarafı bu toplumsal bir kabullenilmişliğe doğru gidiyor.
Dini, siyasi görüşü, kültür anlayışı ne olursa olsun, insan ilk önce hesabını vicdanında görmeli.
Bir insan vicdan muhasebesi yapamıyorsa orada ne insanlık söz edilebilir ne namustan ne de şereften…
İnsan vicdanını kaybetmesin bir kere...
Nüfus cüzdanında gerçek adı ‘Hüdaverdi’ olan ama bu ismi kullanmaktan imtina eden ve kendini Kocaeli’ne ‘Cezmi Çiçek’ olarak tanıtan bu adam şimdi benim için aslı astarı olmayan yeni suçlamalar içeren paylaşımlar yapıyormuş!
En başta şimdi yeniden kendisine soralım; Hüdaverdi Bey, gerçek isminizi saklayıp neden Cezmi ismini kullanıyorsunuz?
Kocaeli’ne gelmeden Malatya’da ne yaşadınız ve ne yaşattınız ki bu kentte gerçek isminizi kullanamıyorsunuz?
Soru çok açık değil mi?
Umarım bir ara bunu da cevaplarsınız.
Şimdi gelelim asıl konumuza;
Birincisi Hüdaverdi Çiçek, benim FETÖ’cü olduğumu iddia ediyor.
Değil FETÖ’cü olmak benim hiçbir cemaatle hiçbir zaman bir işim olmamıştır. Sadece nurlar içinde yatsın Mahmut Hoca Efendi’ye karşı bir sempatim olmuştur, o kadar…
İkincisi benim firmamın naylon fatura kullandığını iddia ediyor.
Değil naylon fatura almak-vermek, tek bir faturamın tek bir liranın maliyeye bildirilmediği veya naylon olduğu kanıtlansın bütün mal varlığımı devletime bağışlarım.
Bir başka iddiasına göre, Kocaeli’deki bazı gazeteler İzmit’teki bazı otomotiv firmalarına önce gerçeğin iki katı fatura kesiyor, sonra da bunu iade faturası ile geri veriyorlarmış. Bu konun da benimle ne alakası olduğunu hala anlayabilmiş değilim.
Ben onu bunu bilmem, benim firmama gelmiş bir tane iade faturası ispatlansın işimi bedelsiz devretmezsem namussuzum... Bu kadar açık ve net...
Naylon faturayı ve FETÖ’yü bizimle özdeşleştirecek biri kişi daha anasından doğmadı.
Peki bu iddiaları ortaya atan Hüdaverdi Çiçek, bunun bedelini ödemeyecek mi sanıyor?
Allah şahidim olsun, hem Vallahi, hem Billahi bunun bedelini ödeyeceksin Hüdaverdi Çiçek!
Hukuk önünde öyle bir bedel ödeyeceksin ki feleğin şaşacak senin!
Dördüncüsü de benim geçmişimle ilgili araştırma yapıyormuş bu adam!
Eyy Cezmi Çiçek, beni bu kentte en iyi tanıyan adamlardan biri kimdir biliyor musun?
Beni yaklaşık 30 yıldır tanıyan, şu anda da kendine en büyük düşman olarak gören Abdullah Kaya, geçmişimle ilgili tek bir yanlışımı tek bir hatamı söyleyebildi mi?
Hem de benden zerre kadar haz etmediği halde…
Bunu bile düşünememişsin Eyy Gafil Adam!
Allah’ıma yüzbinlerce kez şükürler olsun ki ne kimseye en ufak bir yanlışım oldu, ne de en ufak bir yüz kızartıcı bir işim oldu. Ama bana yapılan yanlışı da sineye çekmedim hiçbir zaman. Tek tek, tane tane hesabını sormuşumdur.
Abdullah Kaya’nın bile zerre kadar bir yanlışına bir yamuğuna rastlayamadığı Tahsin Keskin için, senin söyleyeceklerine kim inanır Cezmi efendi?
Sen ne anlatıyorsun Cezmi?
Peki Cezmi efendi bütün bunları neden anlatıyor biliyor musunuz?
FETÖ’ye yaptığı yardımlar ayyuka çıkınca adam ne yapacağını şaşırdığı için bizi FETÖ’cü yapmaktan başka çaresi kalmadı çünkü.
Yoksa ne diyecek!
“Paşa paşa, ben FETÖ’ye bastım parayı, FETÖ’nün Türkçe Olimpiyatlarına da sponsor oldum, FETÖ’cülere destek de oldum, ne istedilerse verdim arkadaş, var mı bir diyeceğiniz” mi diyecek?
Peki bunu söyler mi?
O kadar delikanlı mıdır Öküz Çobanı?
Sanmıyorum.
Şimdi Cezmi’yi çok yakından tanıyanların, onu suçladığı bir başka konuya geçelim.
Öküz Çobanı’nın sahibi olduğu Vadi Besicilik’in sattığı kurbanlıklarına fatura kesmediği iddia ediliyor.
Bu öyle böyle bir iddia değil!
Hatta kendisi bile bazı şeyleri itiraf etmiş.
Örneğin geçen yıl 2 bin adet büyükbaş kurbanlık sattığını kendi ağzıyla söylemişti.
Şimdi biz de kendisine soruyoruz;
Geçen yıl sattığın 2 bin adet büyükbaş hayvanın faturası nerede?
Ortalama bir hesap yapalım.
Geçen yıl en küçük bir büyükbaş hayvanın fiyatı 15 bin lira iken, 2 bin hayvan satışından en az 30 milyon lira fatura kesilmiş olması gerekiyor.
Peki, Vadi Besicilik’in 2021 muhasebe kayıtlarında toplamda en az 30 milyon liralık kesilmiş fatura var mı?
Ya 2020 yılı ve ondan önceki yıllarda ne kadar fatura kesmişsin Hüdaverdi Çiçek?
Gelelim bu seneye…
9 Temmuz 2022’deki Kurban Bayramı için kendi ifadesi ile kurban satışlarının yüzde 40 arttığını söylüyor.
Hadi, durumu abarttığını düşünelim ve geçen yıl ki kadar yani 2 bin kurban sattığını hesaplayalım.
2022’de en ufak büyükbaş hayvan fiyatının en az 30 bin lira olduğunu düşünürsek, 2 bin adet hayvan satışından toplamda 60 milyon liralık bir faturanın kesilmesi gerekiyor!
Hadi bakalım Hüdaverdi Çiçek, bu Kurban Bayramı’nda ne kadar fatura keseceksin, bir görelim mi?
Bu arada biz de seni yalnız bırakmayıp, senin takipçin olacağız, yani Kurban Bayramı’nda sendeyiz, misafiriniz ona göre…
Sana son bir soru daha Cezmicim;
Senin ahırlarındaki büyükbaş hayvanlarının kaç tanesi sana ait?
Yani başka bir besi çiftliği firmasının kaç hayvanına kendi ahırında sen bakıyor, çobanlık yapıyorsun?
Şaşırdınız değil mi?
Kendini çok zengin tanıtan bizim Cezmi Çiçek, ahırındaki canlı hayvanlarını başka bir besi çiftliği firmasına satmış, üstelik bu sattığı hayvanlara bakmak koşuluyla…
Para sıkıntısı olmayan biri, ahırındaki hayvanını nakit para veriyor diye yüzde on yüzde yirmi daha ucuza neden satsın, neden başkalarının hayvanlarına çobanlık yapsın?
Tam yazıyı sonlandırırken, aklıma bir soru daha geldi, kusura bakmazsan bunu da sormak istiyorum Cezmicim.
Kredi borçların için sana ihtarname gönderen bankalarla görüşmelerin nasıl gidiyor, bankaları hala ikna edemediğin iddia ediliyor.
Ayrıca bir başka iddiaya göre bütün bankalar sana verdikleri çekleri de geri istiyorlarmış, doğru mu?
Eyvah, eyvah!...
O zaman senin bu medya işi de başlamadın mı bitti Cezmicim?
Ben senin herşeyi yapabileceğine kanaat getiriyorum artık, eminim bu işin üstesinden de geleceksin.
Sen bu halka neleri yedirdin de bunlar mı sana engel olacak?
Vadi Besicilik’teki şarbon vakasını nasıl kapattıysan, Beyoğlu Deresi’ne bıraktığın 360 ton hayvan dışkısının sana ait olmadığını yüzümüze baka baka nasıl yalan söylediysen, çiftliğin ile Beyoğlu Deresi’ne NATO Boru Hattı gibi borular döşeyip pisliklerini dereye boşalttıktan sonra pişkin pişkin sırıtıp işin içinden nasıl çıktıysan bu işin üstesinden de öyle geleceksin işte!
Bütün bunları ancak sen yapabilirsin Cezmi!
Bu kenti ancak bu kadar sen pisletebilirsin Cezmi!
Yürü be Cezmi, kim tutar seni!!!