İçinizde Halil Kantarcı’yı tanıyanınız var mı?
Eminim, yüzde doksan dokuzunuz onu tanımıyacaktır.
Halil Kantarcı, kim biliyor musunuz?
15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminde ilk sokağa çıkıp, şerefsizce namussuzca öldürülen demokrasi şehitlerimizden biridir.
Halil Kantarcı’nın kahramanlık öyküsü 15 Temmuz’da başlamıyor aslında…
O, 28 Şubat sürecinde daha 17 yaşında başörtüsü yasaklarına karşı verdiği mücadele için tam 8 yıl hapis yatan bir kardeşimizdi.
Gençliğinin en güzel yıllarını hapislerde geçiren Halil, 25 yaşında hapisten çıktıktan sonra Ak Partili bir belediyede iş başvurusu yapar ama belediye başkanı sabıkalı olduğu gerekçesiyle ona iş vermez.
Sanki hırsızlık yapmış, yüz kızartıcı suç işlemiş gibi bir muamele görür.
Bu durum karşısında yakın dostları belediye başkanına çok sert tepki gösterseler de Halil, yürür gider belediye başkanının odasından.
Bir süre işsiz kalsada sonunda iş bulur ve çalışmaya başlar. Ancak ihalelerle malı götürenlerden değil, az maaşla evine helalinden ekmek götürenlerden olur.
Bu arada evlenir, 3 çocuk sahibi olur Halil Kantarcı.
İşte o hain darbe girişiminin olduğu gece 3 çocuğunu ve eşini evde bırakır ve tankların üzerine yürür Çengelköy’de.
O, 15 Temmuz gecesi vatan hainleri tarafından arsızca, namussuzca iki kurşunla şehit edilir Halil'im.
O gece Halil Kantarcı ile birlikte tam 251 demokrasi şehidi daha vermiştik, hatırladınız mı?
Onu da mı unuttunuz yoksa?
Evet, unuttuk, unutturdular bize maalesef.
Peki, bu 251 insanımızın ne için şehit olduğunu da mı unuttuk?
Hiç değilse 15 Temmuz deyince hatırlıyoruz ama şu anda neler oluyor farkında mısınız?
Eminim ki, değilsiniz.
Eğer farkında olsaydınız bu kadar tepkisiz kalmaz, şehitlerimizin kemiklerini sızlatmazdınız.
Pensilvada’da ABD’nin uşağı olan FETÖ’nün adamlarını belediyelere doldururken nerdesiniz?
FETÖ’yü finanse edenlere, bırakın hesap sormayı onlara destek olurken 251 şehidimiz hiç mi aklınıza gelmiyor?
‘’Tekrar geleceğiz, ama bu kez daha güçlü bir şekilde…’’ diyen FETÖ’cüleri seyretmeye devam mı edeceksiniz?
Hatta FETÖ’ye karşı sert yazılar yazan gazeteciler FETÖ’nün sponsorları tarafından tehdit edilirken nerdesiniz?
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın ‘’FETÖ’YE SIFIR TOLERANS’’ ilkesi unuttunuz mu?
Kocaeli’den bir örnek vereyim mi size?
Mesela, Kocaeli’de her yaptığı yanına kar kalan Vadi Besicilik firmasının sahibi Cezmi(Hüdaverdi) Çiçek’e neden kimse dokunamıyor?
Bu adamın ne dokunulmazlığı var veya dokunulmazlığı nereden geliyor?
Zamanında FETÖ’ye maddi ve manevi destek olduğu için mi acaba?
Öyle az boz destek olmaktan söz etmiyorum.
Cezmi Çiçek, FETÖ’nün Uluslarası Türkçe Olimpiyatları’na sponsor olmuş biri.
Vay anam vay!
Başka biri böyle bir şey yapsa ömrü boyunca hapisten çıkamazdı ama Cezmi'ye bunun için bir soruşturma bile açılmamış.
Peki, bu sponsorlukta kimler aracılık etmiş?
Kimlere destek olmuş?
Cezmi Çiçek, FETÖ'nün okullarına ne kadar para vermiş?
Bu kentteki en etkili, en yetkililerin bu soruların cevaplarını bulması ve gerekeni yapması gerekmez mi Allah aşkına?
Cezmi Çiçek’in Kocaeli'de yaptığı ama ses çıkartılmayan sadece bunlar mı peki?
Elbette değil.
İşte Cezmi Çiçek’in astğı astık, kestiği kestik yaptığı kanunsuz işlerden bazıları;
Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sopa ile adam yaralamaktan yargılanır (ama ceza almaz elbette)
Vadi Besicilik'e web sitesi yapan T.T. adlı kişinin hem parasını vermez hem de gözüne yumruk atarak onu darp eder. (Tabii ki yaptığı yanına yine kar kalacaktır.)
Dükkanının fayans kaplama işlerini yaptırdığı kişiye hem parasını ödemez hem de alacaklı parasını almakta ısrar edince alacaklıının üstüne yürür ve dükkandan kovar. (Alacaklı şikayet bile edemez.)
Öz kardeşi hakkında uluorta ‘’Kardeşim tecavüzcüdür. Hapse girecekti, onu ben kurtardım.’’ demekten hiç ar etmez. (Bunu nasıl yaptığını anlatmıyor ama)
Sevmediği kişilerin iş yaptığı firmaları arayarak firmalara ve kişilere baskı yapar. (Kanunen suç işlediğini açıkça yazacak kadar cesurlaşmıştır artık)
Firması ve kendisiyle ilgili olumsuz haber yapan gazetecilere FETÖ iftirası atar.
Sahibi olduğu Vadi Besicilik firmasında Kurban bayramında şarbon vakasına rastlanmasına ve bunun devlet tarafından belgeli olmasına rağmen firması hakkında herhangi bir kapatma işlemi yapılmaz.
Beyoğlu Deresi’ne bıraktığı 360 ton hayvan dışkısının Gölcük Sahili’ne ulaşmasından sonra Körfez’in haftalarca pislik kokmasına rağmen çiftliği hala kapatılmaz.
Gerçekten seni bu kentte kim koruyor Cezmi Çiçek?