Haber, ulusal medyada çok gerilerde ve küçük yer aldı.
907 yılında inşa edilen, yaklaşık 80 yıl İstanbul Şehir Hatları bünyesinde hizmet veren Paşabahçe isimli vapur, Haliç Tersanesi’nde onarılmış, baştan başa yenilenip yeniden İstanbul Boğazı’nda seferlere başlamış..
Haberin ulusal basında küçük verilmesi doğaldı. Vapuru onartan CHP’li İstanbul Belediyesi, vapur onarıldıktan sonra yeniden seferlere alınış törenine katılan CHP Genel Başkanıydı.
Paşabahçe vapuru, AKP’li bir belediye tarafından onarılmış ve yeniden seferlere alınışı nedeniyle düzenlenen törene Sayın Cumhurbaşkanı katılmış olsaydı, kuşkusuz yer yerinden oynardı.
………………
Paşabahçe Vapuru ile ilgili minik haberler, beni 1960’lı yıllara, çocukluğuma götürdü.
İzmit Körfezi’nde yılın 12 ayı, haftanın 7 günü İstanbul Şehir Hatları bünyesinden gönderilen iki vapur sürekli İzmit Körfezi’nde çalışırdı.
Şimdilerde İzmit Körfezi bölgesinde yaşayan kaç kişi bu vapurları hatırlar bilemiyorum!
Körfez hattındaki seferlere İstanbul’dan dönüşümlü olarak vapurlar gönderilirdi. Bir süre bu hatta çalışan vapur daha sonra bakım, onarım için geri çekilir. Yerine yenisi gelirdi.
8-10 yaşlarımdan itibaren, Değirmendere’de yaşayan bir çocuk olarak benim hayatımda bu vapurlar çok önemli yer aldı. Rahmetli babamla birlikte her sabah saat 07.30’da Değirmendere iskelesinden vapura biner, İzmit’e gelirdik.
Yine babamla birlikte her akşam saat 18.30’da İzmit iskelesinden vapura binip, Değirmendere’deki evimize dönerdik.
İzmit Körfezi’nde sıklıkla ve uzun süreli olarak çalışan vapurların isimlerini hatırlıyorum.
Ortaköy, Vaniköy, Yeniköy, Beylerbeyi, Beykoz, Paşabahçe... Belki kısa aralıklarla başka bazı vapurlar da Körfez’e gelip giderdi ama benim aklımda kalanlar bunlardı.
Ortaköy, bu vapurlar içinde en yeni, en güven veren vapurdu.
Beylerbeyi ahşap ağırlıklıydı.
Beykoz, Vaniköy çok asil duruşlu vapurlar, Paşabahçe geniş salonları ile en lüks gözüken vapurdu.
Vapurlar, kaptanları ve personelleri ile birlikte gelirdi. Ama Körfez hattında çalışan vapurların çaycısı, yolcu biletlerini kontrol eden resmi giysili, şapkalı, subay görünümlü görevlisi hep aynı olurdu.
Vapurların sürekli yolcuları, pos bıyıklı, kısa boylu, ihtiyar çaycıyla (adını unuttum), işini çok ciddiye alan, kontrol ettiği karton biletleri elindeki zımba ile delip iptal eden otoriter bir subay tipli kontrol görevlisi (onun da adını unuttum) ile ahbap, arkadaş olurlardı.
Paşabahçe vapurunun, arka kıç bölümündeki geniş alanda akşam vakti İzmit’ten Değirmendere’ye giderken, kırmızı-beyaz kalın çizgili seramik tabak içinde, ince belli küçük bardakla sunulan demli çayı içme, bu çayı içerken vapurun arka pervanesinin karıştırdığı tertemiz İzmit Körfezi’nde oluşan bembeyaz köpüklerin oynaşmasını izlemek ayrı bir zevkti.
Vapur, önce Gölcük Kavaklı İskelesi’ne uğrardı. Anne tarafından dedem, rahmetli Mehmet Uzuner (Acente Mehmet), Denizcilik İşletmesinin Gölcük acentesiydi.
Kavaklı iskelesinde bazen O’nu görür, el sallardım..
……………….
Öyle zevkliydi ki İzmit Körfezi’nde vapurla dolaşmak, anlatamam. Bazen İzmit’ten Değirmendere’deki evimize giderken, vapurun yan veya kıç güvertesinde püfür püfür oturuyor olmanın zevkine doyamaz, Değirmendere’de inmek ve eve gitmek yerine yolumuzu uzatır,
Karamürsel’e kadar devam ederdik.
Halıdere İskelesi, sonra Ulaşlı, sonra Ereğli, son durak Karamürsel...
Hani, uçak yolculuğunda piste inerken uçak lastiklerinin piste değiş sertliğine göre pilota not verirsiniz ya, vapurların da iskeleye yanaşması sınasında tahta iskelelerden sarkan eskimiş kamyon ve traktör lastiklerine çarpış hızına göre kaptana not verirdik kendimizce..
İzmit-Karamürsel hattında günde 7 veya 8 karşılıklı sefer yapılırdı. İlk sefer sabah saat 07.00’da, son sefer akşam saat 20.30’da yapılırdı.
Tarife milim şaşmazdı. Vapurlar, tam dakikasında iskeleye yanaşır, tam zamanında kalkardı.
Bir iskeleye yanaşmış vapurda beklerken, vapurun halatları toplanıp, iskeleye uzatılan merdivenleri geri çekilirken biraz geç kalmış insanların iskele üzerindeki koşuşmalarını izlemek de heyecan verici olurdu.
Bazen çok yufka yürekli kaptan, koşa koşa iskelenin ucuna gelmiş, ama vapuru saniyelerle kaçırmış bir yolcu gördüğünde, tornistan yapıp iskeleye geri döner, o yolcuyu vapura alırdı. Biz de kenar küpeştede bu çok nazik jesti alkışlarla ödüllendirirdik.
Çok güzeldi benim çocukluğumda, gençliğimde bu İzmit… Çok güzeldi bu İzmit Körfezi…
Ortaköy, Yeniköy, Vaniköy, Beylerbeyi, Beykoz, Paşabahçe isimli vapurlar düzenli çalışırdı.
Vapurlardaki dostluk, arkadaşlık, vapurların küpeştesinde yudumlanan çay bir başka lezzetliydi.
Çok fazla şeyi özlüyorum çocukluğumun, gençliğimin İzmit’inden..
En çok özlediklerimden biri de Körfez vapurlarıdır.
Belki yüzlerce kez binip içinde yolculuk yaptığım Paşabahçe vapurunun yenilendiği haberini görünce bunlar geldi aklıma…
Gözümün önünde canlandı o güzel yılların anıları...
IŞIK'TAN TEK DÜZELTME!
Dün bu sütunlarda ilimizin en önemli siyasetçilerinden, eski Bakan Fikri Işık'la Bahçecik Soğuksu'daki 3 saat süren görüşmemizin izlenimlerini yazmıştım.
CHP'li dostlarla (mesala Sirmen ve Erenkaya ile) böyle bir sohbet yapıp, yazı yazsam başım derde girer, "Ben böyle demedim" diye bağırıp dururlardı. Değerli dost Fikri Işık'ın böyle bir tarzı yoktur. Yazı yayınlandıktan sonra, dün aradı, görüştük.
"Bir konuda yanlış anlama olmuş. Ama düzeltemene de gerek yok. Sen bil yeter" dedi.
Bu durumu da şöyle açıkladı:
"Engin Koyun, Kocaelispor Başkanı olmadan önce bana sormadı. Sorsaydı, 'olma' derdim. Ama bu konuyu Engin Bey ile hiç konuşmadık"
Ben yazımda, Fikri Işık'ın Engin Koyun'a, 'başkan olma' dediğini yazmıştım. Dünkü yazıyla ilgili tek düzeltme budur.
Fikri Bey, bana anlattıkları ve benim yazdığım herşeyin arkasındadır.