İsmet Çiğit

Eski dostlarla sürpriz buluşma!

İsmet Çiğit

Perşembe günü öğlen saatleriydi.
Hayatımda büyük değişiklikler yapmaya, hele hele iş yeri değiştirmeye çok alışık olmadığım için, ZİRVE’deki yeni odam ve masam hazırlanmakta olduğu için çevreme çok fazla çaktırmamaya çalıştığım bir heyecan yaşıyordum. 
Üç yıl kadar oldu, araba kullanmadım. Zaten arabam da yok.
Öğlen saat 13.00 gibi yeni patronum Tahsin Keskin, arabasıyla Alikahya’daki evimin önüne geldi. Beni alıp, ofise götürecek. 
Tahsin’in arabasına bindim, telefonum çaldı. Telefonumun ekranında “İmamoğlu” yazıyor. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu değil. Kocaeli eski milletvekili Turhan İmamoğlu arayan…
En zor zamanlarımda hep yanımda gördüğüm gerçek bir dosttur Turhan İmamoğlu.
Sesi çok neşeliydi:
“İsmet, Sefer Abi (Sefer Ekşi)  paraya kıymış. Biz eski milletvekillerini yemekte ağırlıyor. Geçit Restaurant’tayız. Gelirsen seviniriz” dedi. 
Tahsin Keskin, bir saat sonra gelip almak üzere beni Geçit’e bıraktı. 
…………………………
Fırsat olmamıştı. Bir süredir Geçit’e gitmemiştim. İzmit’te benim en sevdiğim mekandır. Girdim içeriye…

Muharrem Usta, Tayfun, Sezgin bütün dostlar bir arada. 
İçeride, cam kenarındaki masada eski dostlar… 
Sefer Ekşi,  ev sahibi koltuğunda. Karşısında Kemal Köse.. O’nun yanında  Halil Çalık, karşısında Hikmet Erenkaya.  Erenkaya’nın yanında İbrahim Artvinli, karşısında Turhan İmamoğlu.
Ben, İmamoğlu’nun yanına oturdum.
Masada alkollü içki yok. Tayfun’a  “Bira” dedim, unutmamış, Miller’ım geldi. 
Kısa süre içinde Cumali Durmuş da geldi. Bir işi çıkmış, geciktiği için özür diledi. 
Benim için çok keyifli bir ortamdı.

Yukarıda isimlerini saydığım bu adamlar, bu kentin bir dönemine siyaseten  imza atmış isimler.
Hiç biri yaşlanmamış. Hepsi  gayet iyi görünüyorlar…
Laf siyasete geldiğinde,  Sefer Ekşi, “Aramızda iktidar kanadından kimse yok” dedi. 
İtiraz ettim, “Kemal Abi (Köse)  iktidar ortağı. Hikmet Abi de (Erenkaya) iktidarla gayet iyi ilişkiler içinde” dedim. 
Patavatsız adamım. Sanırım, Hikmet Erenkaya bir kez daha bana kızmıştır. Ama bir daha en azından benim o masada bulunduğum süre içinde siyaset hiç konuşulmadı. 
Eski anıları anlattılar. 
Takım elbise ve ayakkabı bahisli okey partilerinden, iddialardan konuşuldu. 
Yan taraftaki masada yerel gazetelerin muhabirleri fotoğraf çekmek için bekliyorlar. “Çocuklar, masada benimle  birlikte fotoğraf çekerseniz, patronlarınız, müdürleriniz kızabilir. Ben kalkayım da öyle fotoğraf çekin” dedim.
Muhabir arkadaşlar yüzüme minnetle bakıp, teşekkür ettiler. 
Bira şişemi de elime alıp, masadan biraz uzaklaştım, fotoğraflar çekildi. 
Aynı masada buluşan birbirinden çok farklı siyasi görüşlere sahip eski milletvekillerinin aslında  birbirleri ile ne kadar yakın dost olduklarını görme imkanı buldum. 
Eski Türkiye’den, eski liderlerinden söz ettiler. 
Bugünkü iktidar partisi milletvekilleri içinde rahatsız pek çok kişinin bulunduğunu, ama ses çıkartamadıklarını anlattılar. 
Yemeğin üstüne, kaymaklı kabak tatlılarını söylediler. Masanın ortamı öylesine keyifliydi ki, “Bu buluşmaları zaman zaman tekrarlayalım. Hatta İsmail Ağabey’i (Kalkandelen) de çağıralım” diye sözleştiler. 
Bir sonraki buluşmayı Hikmet Erenkaya üstlendi. Ev sahibi olacağı bulaşmaya beni çağırır mı, bilemiyorum. 
……………..
Demek istediğim, o masadan aldığım dersim şudur: Eskiden, bu ülkedeki, bu kentteki siyaset çok daha kaliteli,  siyasetçiler çok daha değerli insanlardı. 
Özellikle 17 Ağustos 1999 büyük deprem felaketi döneminde bir gazeteci olarak milletvekilleri ile hayli samimi olmuştum. Onların bir şeyler yapabilmek adına nasıl çalıştıklarını bilirim. 
Masadaki sohbette siyaset çok az gündeme geldi. 
Birlikte oturduğum eski milletvekillerinin hemen hemen hepsi, artık siyaset düşünmüyor. 
Sadece Cumali Durmuş’a, “İyi partiden liste başı olur; milletvekili seçilir” diye takıldılar. Cumali Durmuş da “Öyle bir niyetim yok” demedi.
Halil Çalık bir ara bana dönüp, “Sen benimle ne çok uğraştın” diye sitem etti ki, haklıydı. 
“Ben, o zamanlar Demirel, Ecevit, Erbakan, Özal ile de uğraşmıştım. Bu günleri yaşayınca hepsine pişmanım” dedim. 
Cumali Durmuş’un vekillik lafı geçince, hala siyasette gönlü olan Turhan İmamoğlu, “Ben kuruluşu sırasında az kalsın İYİ Parti’ye giriyordum. Sonra vazgeçtim. Şimdi girsem, senin arkandan 2 nci sırada aday olur muyum” diye sordu. Cumali Durmuş, “Kelin merhemi olsa başına sürer” diyerek İmamoğlu’na umut vermedi.
Eski dostlarla birlikte olmak, çok keyifliydi benim için. 
Ev sahibi Sefer Ekşi’ye teşekkür edip, erken ayrıldım. 
Bu kentte hala oturup sohbet edebileceğiniz insanlar var. 
Yılın son günlerinde bir saat de olsa eski milletvekilleri ile aynı masada bulunmaktan gurur duyduğumu belirtmek isterim.

Yazarın Diğer Yazıları