Bugün 28 Haziran.. Bugün İzmit’in Kurtuluş Günü.. Bugün İzmit’in bayramı..
Türkiye’nin 80 vilayetinin, hatta pek çok ilçesinin kurtuluş günleri, bizim güzel şehrimiz İzmit’te coşkuyla kutlanır.
Ama 28 Haziran İzmit’in Kurtuluş Bayramı sadece İzmit’te kutlanır.
Bugün bizim, biz İzmitlilerin yegane özel bayramıdır.
Bu kentte yaşayan pek çok kişinin umurunda olmasa da, biz İzmitliler için kıymeti bilinmesi, hakkıyla kutlanması gereken gündür 28 Haziran..
………………………
Yanlış anlaşılmasın.. Bugün, İzmit’in “Kuruluş Yıldönümü”, “Yaş günü” değildir.
Düşman işgalinden kurtuluşunun, İzmit’i işgal etmiş İngiliz, Yunan emperyalist güçlerinin bu kentten kovulduğu gündür.
İzmit’in kuruluşuna gelince..
Bugün İzmit şehrinin üzerinde bulunduğu coğrafya, yer kürede insanlığın varoluşundan bu yana yerleşim merkezi olmuştur.
Antik çağda İzmit vardır… Roma’nın, Bizans’ın, Selçuklu, Osmanlı’nın döneminde İzmit vardır. Üstelik, insanlık var olduğundan bu yana bu coğrafya içinde bulunduğu tarih döneminin en uygar, en medeni, en huzurlu, en verimli şehri olmuştur..
Adı Astakoz olmuştur.. Adı Nikomedia ya da İznikmit olmuştur..
Her dönemde içinde bulunduğu çağın en modern, insanların en mutlu ve en barış içinde yaşadığı şehir olmuştur. Hoşgörü şehridir, barış, insanlık, mutluluk şehridir İzmit…
………………….
Ben bu şehirde (Seka vazife evlerinde) doğmuş, 60 küsur yıldan beri bu şehirde yaşayan biriyim.
Sadece bu nedenle bile kendimi şanslı ve imtiyazlı bir insan olarak kabul ediyorum. Bu şehrin bütün güzelliklerini tattım..
Büyük depremi gördüm, sel felaketleri yaşadım… Kocaelispor’un küme düşme üzüntüsünü de, şampiyonluk sevincini de yaşadım.
Dünyanın veya Türkiye’nin neresine gidersem gideyim, seyahatimin en mutlu anı, bu şehre geri döndüğüm an olmuştur.
Dünya coğrafyasında İzmit’tin daha özel ve daha güzel bir yer bulamazsınız.
Körfez ayağınızın altında.. Karadeniz yarım saatlik, Ege 3 saatlik mesafede.
Burnunuzun dibinde her türlü su sporuna elverişli bir göl.. Yarım saat mesafede her türlü dağ ve kış sporuna uygun Samanlı zirvesi..
Denizinde her türlü balık.. Toprağına adam ekseniz adam çıkartacak kadar bolluk bereket..
Bu şehirde üretmek, bu şehirde mutlu yaşamak, bu şehirde huzur içinde yaşamak son derece mümkün ve basit bir olaydır.
Ama 20 yıl kadar önce bu şehrin ışıklarını kapattılar. Genleriyle oynadılar..
Bu şehrin akordunu bozdular.. Dünyanın en medeni insanlarının yaşadığı en verimli topraklarında başka türden bir yaşam biçimini, çok farklı bir dünya görüşünü bize neredeyse zorla kabul ettirmeye kalktılar..
Bu şehirde sözü geçen, bu şehirde herkesin saygı duyduğu, sözü üzerine söz söylenemeyen çok önemli insanlar vardı.
Binbir İzmitli olarak bu kentte Rıdvan Alyörük’ü, Mehmet Sadık Efe’yi, Ferruh Öven’i, Cemal Turgay’ı, Halil Atmaca’yı, Ali Yazıcı’yı, Hüseyin Kolaylı’yı, Ali İhsan Kaya’yı Rahmi Seymen’i ve onlarca çok değerli insanı tanımış, onların cemiyetlerinde bulunmuş bir insanım.
Ben bu şehirde Dündar Çiğit’le, Cevat Çetin’le gazetecilik yapmış, Ruşen Hakkı ile şiir sohbetlerine katılmış, Kandıralı Mustafa’nın üflediği klarneti kulağıma dayamış bir insanım..
Acıdır ki, bugün bu şehre hakim olmuş, sözü geçen insanların neredeyse tamamı sonradan bu şehre gelip yerleşmiş, bu coğrafyanın özelliklerini içselleştirememiş insanlardır.
Düşünün, bugün bu şehirde hiçbir İzmitli’nin sözü, bir Şevki Yılmaz’ın sözü kadar değerli değildir.
Ben, Seka Camii’nde İsmet Hoca’yı, Fevziye Camii’nde Cevdet Hoca’yı dinlemiş, arkalarında namaz kılmış bir İzmitli’yim..
Kumaşçı Güngör Derman ile meyhane muhabbeti yapmış bir hemşerinizim.
Köfteci Behçet’in Kuyumcular Çarşısı içindeki küçük dükkanında mangaldaki köfteleri büyük bir süratle ters yüz edişini, sonra tabaklara 8’er adet pay edişini izlemişim.
Adem Baba’nın başındaki aşçı kukuletası ile göbekli dönerini kesmesini ve metal tabak üzerinde yoğurtlu kebap hazırlamasını izlemiş biriyim.
Kapanönü meydanının olağanüstü keyifli sohbet ortamında Boyacı Co’nun sandığına ayakkabımı koyup, boyatmış adamım.
Çok canım sıkkın olup, kendimi bunalmış hissettiğimde Orhan Camii bahçesine veya Bağçeşme’de babamın kabrinin başına gidip, İzmit Körfez’ini izlerim. İzmit Körfezi’ni solurum. Rahatlatır beni İzmit..
………..
Bu coğrafya 100 yılda bir büyük deprem felaketleri yaşamış..
Çok seller, çok fırtınalar görmüş.. Ama her defasında yeniden toparlanmış..
Bu coğrafya aslında hem üretimin, hem sanatın, sporun, insanlığın merkezidir.
Biz eskiden 28 Haziran’larda büyük törenlerle fuarımızı açardık. 28 Haziran gecelerinde ülkenin o dönemlerdeki en ünlü sanatçısının konserinde coşar, şarkılar söylerdik. Gece Fener alayı düzenler, İzmit’in kurtuluş gününü kutlardık. Biz eskiden bu Körfez’de yunuslarla dans eder, sandalımıza kayık olta ile lüfer çekerdik..
İzmit’e sistemli bir şekilde farklı bir yaşam biçimini, farklı bir insanlık anlayışını enjekte ettiler.
Hayatımızı değiştirdiler…
Çocuklarımızın, torunlarımızın çok farklı bir İzmit’te doğmasına yol açtılar.
Sevgili İzmitli kardeşim.. Olsun, hepsini aşarız. Biz bu güzel İzmit’i yeniden güzel İzmit yaparız. İnancınızı kaybetmeyin…
İzmit’i yeniden eski İzmit yapacağız.
Bugün 28 Haziran.. İzmit’in, biz İzmitlilerin bize özgü yegane bayramıdır.
Kutlu olsun, tadını çıkartın..