Güzel Türkçe’mizde “Baba” kelimesinin farklı anlamları vardır…
Örneğin, “İskele Babası” vardır.. Boynuna geçirdiği kalın halatla dev deniz taşıtlarının yanaştığı iskeleden uzaklaşmasını önler.. Gemiyi güvende tutar…
Örneğin “Şam babası” vardır. Ağır, ağdalı bir tatlıdır. Ama kaymaklısı iyi gider..
Örneğin “Mafya babası” vardır. Racon keser, kızdığı adamı topuğundan vurur. Yeri gelir racon keser, yeri gelir göz koyduğu mekana çöker….
Bir de “Biyoljik Baba” vardır…
Bugün Haziran ayının 3’üncü Pazar günü.. Yani biyolojik babaların günü…
Aslında biyolojik babalar “İskele babası” kadar sağlam ve güven verici; şambabası kadar tatlı ve lezzetli, mafya babası kadar sözü dinlenen ve güçlü tipler değildir..
Çok sert, çok otoriter, çok dediğim dedik babalar elbette olabilir. Ama biyolojik babaların çok büyük bölümü, romantiktir. Kendi kanlarından, canlarından gelmiş çocukları karşısında biraz ezik, biraz mahcup hissederler..
……………….
Çocukları önünde anneler hep daha itibarlıdır. “Ben seni dokuz ay karnımda taşıdım. Ben seni doğururken ne sancılar çektim. Ben sana sütümü emdirdim. Ben senin için saçımı süpürge ettim” diye başladıkları zaman, cennetin kendi ayaklarının altında olduğunu da bildikleri için çocuklarına karşı çok daha güçlü konuma gelebilirler.
Babalar biraz gariptir.
Kızlarını kocaya vermeye kıyamazlar.. Oğullarının büyük adam olması için kendilerini perişan edercesine çalışıp, didinirler…
Babalar çocukları için yaşar.. Onların mutlu olmasını çok ister. Onları hep merak eder… Çocuklarına olan sevgilerini anneleri kadar gösteremezler.
Ağlarsa, içinden ağlar babalar…
Özellikle erkek çocuklar belli bir yaşa geldiklerinde babalarını beğenmez olurlar..
Aslında bu çocukların büyük bölümü de haklıdır. Boynuz kulağı geçmiştir de, çocuğunu çok seviyor olmasına rağmen bir baba hayatın bu gerçeğini kolay kabul edemez..
Çocuklar akıllıdır.. Yaş aldıkça, büyüdükçe annelerine çok daha fazla sevmeyi, babalarını da olabildiğince daha fazla kullanmayı gayet iyi becerirler..
Baba evin süsüdür. En büyük lüksü, evdeki televizyon kumandasını ilk kullanma hakkına sahip oluşudur. Bunun dışında pek sözü geçmez..
Kız çocuklarının babalarına daha yakın olduğu söylenir. Ben bu zevki tadamadım.
Arslan gibi iki oğlum oldu.. Beni üzmediler, kırmadılar.. Ama açıkça söylenmemiş olsa da hep bildim, hissettim: annelerini benden daha fazla sevdiler.
Şimdi kız torunum olsun çok istiyorum. O’nu elinden tutup parklara, bahçelere, kafelere götüreceğim günlerin hayaliyle yaşantımı sürdürüyorum.
Bugün “Babalar Günü”…
Biz babalar, hediye falan beklemeyiz. Ama bugün en azından bir güzel sevgi sözcüğünü duymak isteriz..
Bütün babaların günü kutlu olsun..
Henüz baba olamamış bütün erkeklere de Allah baba olmayı nasip etsin..
KEBABA DOYDUM
Bugün pazar ya.. Yeme içmeden bahsetmeyen bir yazı bana yakışmaz diye düşünüyorum. Geçen hafta bu kentte en iyi, en lezzetli kebap yapan iki ayrı mekana misafir oldum. Sizlerle paylaşmak isterim.
Geçen Cuma günü akşamı sevgili kardeşim Tuğrul ile birlikte, bana göre bu kentteki en saygın işadamlarından biri olan, dostluğu ile gurur duyulan Ziver Gül’ün davetlisiydik.
Ziver Gül, beni ve Tuğrul’u mülkiyetine sahip olduğu Kandıra Sapağı mevkiindeki Teona Otel’in zemin katında bulunan “Maşşa” ocak başına davet etti.
Ziver Gül davet ettiyse, o davete icabet etmek gerekir. Maşşa’yı İzmit çocuğu Ersin Düren ve Kadir Yılmaz birlikte işletiyorlar. Çok başarılı bir mutfak ekibi var.
Mezeler, kebaplar ve yeni seri… Tesisin işletmecileri, bir meslektaşlarının iftirasına maruz kalmış. İlimizdeki bir abuk sabuk internet gazetesinde bu iftiralar ile ilgili haberler çıkmış.
Biraz kebapçı dünyasındaki, biraz yerel medyamızdaki yanlışlardan, çürüklerden konuştuk..
Ziver Gül’ün tatlı anılarını dinledik. Maşşa Ocak başının “Maşşa çıtır” adını verdiği bir special kebabı var. Tavsiye ederim. Bu mekana giderseniz, özellikli bu kebaptan mutlaka sipariş verin.
…………………….
Zirve Kocaeli’nin sahibi Tahsin Keskin ile bir yandan yeni düşmanlar kazanırken, bir yandan da yeni dostlar ediyoruz.
Büyükşehir Belediyesi’nden emekli, Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mücahit Beşikçi ile tanıştık. İşinde uzman, sohbeti tatlı, keyifli bir insan. Bizi Tütünçiftlik’teki Çeto’ya davet etti.
Tuğrul’la yemekler rakılı… Tahsin’le yemekler ayranlı… Ama Çeto bu kentin gerçek kebap markası ve Tüttünçiftlik’teki yemek de mükemmeldi.
Çeto Usta (Çetin Zenlioğlu) bizimle bizzat ilgilendi..
Kocaeli genelinde Çeto markalı 6 mekan varmış. Çetin Usta, sadece Tütünçiftlik’teki mikanın sahibi olduğunu anlattı. Aslen Mardinli.
Çok geniş çevresi olan, siyasette ve bürokraside çok önemli dostları bulunan gerçek bir kebap ustası...
Mücahit Beşikçi’nin misafiri olarak Çeto’da da çok güzel bir kebap keyfi yaptık.
Tuğrul’la Maşşa’ya gittiğimizde gece yarısı eve dönmüştüm. Tahsin’le gittiğimiz Çeto’dan gece saat 21.00’de eve ayık döndüm..
Et de çok pahalı ama Allah kimseyi kebapsız bırakmasın…
İyi pazarlar…