Gölge Adam

Çalışma saatleri azalır mı? 

Gölge Adam

Modern insan için bir gün üçe bölünmüştür…

24 saatin üçte biri (8 saat) çalışmak, üçte biri özel hayat, üçte biri uyku ve istirahat süresidir. Teorik olarak böyledir de, uygulama ülkelere göre değişir…

Gelişmiş ülkelerde emeği ile geçinen insanlar, ister mavi yakalı, ister beyaz yakalı olsunlar, haftada  40 saatten fazla çalışmaz, çalıştırılamazlar. Haftada en az iki gün dinlenme hakkı kullanılır. 

Bizim ülkemizde, özellikle asgari ücretlerde yapılan artışlar sonrası pek çok insan günde 10-12 saat çalışmak zorunda kalıyor. 

Yine pek çok insan, bırakın haftada iki gün dinlenmeyi, onbeş günde bir gün dinlenme imkanı bulabiliyor. 

Gelişmiş ülkelere göre bizdeki çalışma süreleri hala çok uzun. Emekçi toplumun örgütlenmesi önünündeki engellemeler de kuşkusuz işverenlere yarıyor. 

Malum, dünyada, özellikle Avrupa’da çok büyük bir enerji krizi yaşanıyor. Yaklaşan soğuk kış öncesinde Avrupa ülkeleri enerjiden nasıl tasarruf ederiz sorusuna yanıt arıyorlar.  

İngiltere’de ortaya atılan enerji tasarrufu önerilerinden birinde, “Haftada 5 gün çalışma yerine, haftada 4 gün çalışma sistemine geçilsin. Özellikle ofislerde çalışanlar, haftanın üç günü tatil yapsın“ fikri ortaya atıldı. 

Bu fikir üzerine araştırmalar da yoğunlaşmış. Yapılan araştırmalara göre özellikle ofis türü işyerlerinin haftada 4 gün çalışmasıyla önemli enerji tasarrufu sağlanabiliyor. Ayrıca insanların haftada 5 gün yerine 4 gün çalışmasıyla, çalışan kesimin ulaşım giderleri azalıyor. Aileler birbirlerine daha fazla zaman ayırıyor, dar gelirli ailelerde  tasarruf bilinci artıyor.

Fabrikalarda üretimi düşürmek elbette çözüm değil. Ama yine araştırmalara göre, haftada 5 gün çalışmak yerine 4 gün çalışmaya geçildiğinde pek çok iş kolunda üretim, çalışanların üretgenliği de artıyor.. 

Kışın çok sert ve soğuk geçmesi, enerji krizinin derinleşmesi halinde öncelikle İngiltere olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde çalışanlar için haftada 3 gün tatil uygulaması başlayacak gibi görünüyor. 

Türkiye’de bu olur mu? Elbette biraz zor...  

Biz, pek çok işverenin asgari ücret ödediği işçcisinden haftada 8-10 günlük iş üretmesini beklediği bir ülkede yaşıyoruz. 

Çok uzun yıllar önce ülkemizde haftada bir gün tatil yapılırdı. Sonraları okullar dahil işyerlerinde cumartesi günleri yarım gün mesai sistemine geçilmiş. 

Yıllar önce de haftada 5 gün çalışma modeline geçildi, pazar ile birlikte cumartesi günleri de tatil oldu. 

Avrupa’da çalışma süreleri biraz daha düşebilir. Ama bizim ülkemizde özellikle görünen gelecekte böyle bir ihtimal söz konusu değil. Zaten daha fazla üretmeye, çalıştığımız süre içinde daha verimli olmaya da ihtiyacımız var. 

HİÇBİR TOPLUM, BASKIYI KABUL ETMİYOR

Belki sosyal medya ortamlarının alabildiğine değişmesiyle birlikte bütün dünyada toplumsal davranışlar değişti. 

Sadece bizim ülkemizde değil... Bütün dünyada, her toplumda özellikle Z kuşağı dediğimiz, tamamen internet ortamında büyümüş gençlik artık kesinlikle baskıyı kabul edemuiyor. 

İşte İran’da yaşananlar... 22 yaşındaki bir kadın, “Başı hafif açık” diye Ahlak Polisi tarafından gözaltına alınıyor ve polis merkezinde uğradığı kötü muamele sonucu hayatını kaybediyor. 

Yıllardır molla rejimi altında yaşayan İran’da insanlar birden ayaklandılar. İran’ın bütün kentlerinde gençlerin öncülüğünde halk sokaklara indik. 

Kuşkusuz İran’da yaşanan kargaşayı körükleyen dış güçler, özellikle İran’ın düşmanı ABD de etkili olmaktadır. Ama asıl olan, artık toplumların özgürlüklerinden feragat etmiyor olması. 

Bakın Rusya’da Putin seferberlik ilan etti. Rus gençleri savaşın parçası olmayı kabul etmiyorlar. Moskova’da binlerce kişinin katıldığı protesto eşylemleri düzenleniyor, Rus vatandaşları ülkelerini terk etmenin yollarını arıyorlar. 
……………
Bütün dünyada bütün toplumlar özgürlüklerine, haklarına sahip çıkıyorlar. 

İnsanlar savaş istemiyor. İnsanlar yaşam şekillerinin kalıplar içine sokulmasını kabul etmiyorlar.. 

Dünya, enerji krizi, gıda krizi, ekonomik krizler yaşıyor olsa da aynı dünya özgürlükler konusunda giderek çok daha duyarlı ve kararlı hale geliyor. 

Türkiye de bu dünyanın bir parçasıdır. Hiç kimse, “Ben bu toplumu susturur, istediğimi yaparım” gibi bir düşünce içine girmemelidir. 

TÜRKİYE NE İZLİYOR, NE OKUYOR? 

Oldum olası TV’Lerin izlenme oranlarına, gazetelerin günlük tirajlarına merakım vardır. Yakından takip etmeye çalışırım. 

Sıcak yaz mevsimi tamamlandı. Günler kısaldı, geceler uzadı, hava soğudu, insanlar evlerinde daha uzun zaman geçirmeye başladılar. Bu dönem bütün televizyon kanalları için de yeni yayın dönemi zamanıdır. 

Geçen hafta içinde bir günün televizyonlardaki reyting oranlarını inceledim. 

Gün boyu en fazla izlenme oranında Kanal D birinci sırada.

Çok küçük bir farkla  FOX TV ikinci , Star üçüncü, TRT-1 dördüncü, TV-8 beşinci sırada...

Bunlar tam gün izlenme oranları. 

Her televizyon kanalı için ana haber bülteni lokomotif olarak görülür. Selçuk Tepeli ile FOX haber birinci sırada...

Bilindiği gibi FOX haber muhalif habercilik yapıyor. Birinci sırada yer alması,  Türkiye’de insanların büyük bölümünün yandaş kanallardan habler almayı bıraktığını gösteriyor. 

İlginç ülkeyiz.  Televizyonlarda en çok izlenen programlar o kavga-dövüş şeklinde geçen sözde tartışma programları değil.

Sıradan bir hafta içi günün reytinglerine baktım.  

Birinci sırada en çok izlenen program Acun Ilıca’lının TV 8 kanalındaki Masterchef programı... Yaz aylarında da yine TV 8’de  surviver programı rastig rekorları kırıyordu. 

ATV’de Müge Anlı’nın programı, gün içinde en çok izlenen programlar içinde 3'üncü sırada. Şu sıralar en çok izlenen yerli dizi ise, Kanal-D’de yayınlanan 'O Kız' isimli dizi. 

Gazete tirajlarına gelince, yerlerde sürünüyor. Bundan 20 yıl önce ülkemizde en az iki tane günlük 1 milylonun üzerinde satılan gazete vardı. Mizah dergileri, haber dergileri vardı. 

Şimdi Türkiye’de günde 200 binin üzerinde satan gazete yok. Resmi rakamlara göre birinci sırada 190 bin adetlik tiraj ile Sabah Gazetesi var.

Ama bu gazetenin AKP’li belediyeler tarafından çuval çuval alındığı, belediye araçlarında, THY uçaklarında ücretsiz dağıtıldığı biliniyor. 

Demirören’in Hürriyet’i 2'nci sırada... 150 bin civarnında tiraj gözüküyor. Bir dönem  uzun süre en çok satan gazete olan Sözcü 5 nci sıraya kadar gerilemiş. Günde 140 bin civarında satılıyor. Ancak muhalif olarak biglinen Sözcü, yandaş gazetelerdehn daha pahalı. 

Yine bir muhalif gazete olan Cumhuriyet’in Türkiye genelindeki günlük tirajı da 25-30 bin adetlere kadar gerilemiş.. 

Gazete okumayan, kitap okumayan, televizyonda Masterchef, Müge Anlı izleyen bir toplum haline geliyoruz.

Mizahtan uzaklaşan, doğru ve detaylı habere ulaşmakta müşkül yaşayan bir toplum...

Böyle bir top0lumdan her alanda doğru kararları beklemek de giderek hayal haline geliyor. 


 

Yazarın Diğer Yazıları